Suat Özçağdaş:

Suat Özçağdaş: "Yoksulluk Sonucunda Çocukların Çocuk İşçi Olduğu Bir Düzen Yarattınız ve Şimdi Oraya 1.2 Milyon Çocuğu Daha Göndermeyi Utanmadan Savunabiliyorsunuz"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, “Okullaşma oranlarının düştüğü, kız çocuklarının eğitimden koparıldığı, denetimsiz okullarda hayalet sınıfların kurulduğu, akran zorbalığının arttığı, yoksulluk sonucunda çocukların ev ekonomisine destek olmak için MESEM’lere ya da çocuk işçi olarak piyasaya gittiği ya da evde oturmak zorunda kaldığı, suçla ilişkilendiği bir düzen yarattınız ve şimdi oraya 1.2 milyon çocuğu daha göndermeyi utanmadan, sıkılmadan savunabiliyorsunuz” dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, parti genel merkezinde yaptığı basın açıklamasında, Türkiye'deki eğitim sistemine ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özçağdaş, CHP Isparta Milletvekili Hikmet Yalım Halıcı ve Armağan Erdoğan ile birlikte yaptığı açıklamada, zorunlu eğitim alanında yaşanan gelişmelere ilişkin şunları söyledi:

“Sizlerin de bildiği üzere zorunlu eğitim, bir ülkenin geleceğini yaratmak için yapılan önemli bir hukuki düzenlemedir. Bir ülke, yetiştirmek istediği geleceği, yaratmak istediği toplumu küçük yaşlarda okullu olma zorunluluğu ile gerçekleştirir. Zorunlu eğitim ekonomik, dini, etnik tüm kimlikler yerine yurttaş olma kimliğini önceler. Bir ülke zorunlu eğitim ile hem geleceğini yaratır hem istediği toplumsal dönüşümü yakalar hem de olası toplumsal sorunların önlenmesini sağlar. Hangi aileden geliyor olursa olsun, hangi toplumsal ya da ekonomik şartlara sahip olursa olsun, çocuklarımızın her birine belirli bir yaşa kadar fırsat eşitliği yaratmanın temel koşulu zorunlu eğitimdir.

"AKP iktidarı tarafından zorunlu eğitim tartışmaya açılmış bulunuyor"

Zorunlu eğitim, Cumhuriyet döneminde sorumlu, nitelikli yurttaşlar yetiştirme, yeni kurulan ülkeyi yükseltecek atılımları yapma hedefi taşıyordu. Bugün geldiğimiz noktada, 23 yıllık AKP iktidarı itaatkar, kanaatkar nesiller ve Cumhuriyet değerlerinin olmadığı yeni bir toplum yaratma hedefi için dolu dizgin çalışmaya devam ediyor. Bunun son adımı olarak da AKP iktidarı tarafından zorunlu eğitim tartışmaya açılmış bulunuyor.

5 Eylül'de yaptığı açıklamada Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, çok çeşitli olarak gördüğü kesimleri dinlediklerini iddia etti. Kim peki bu çok çeşitli kesimler? Eğitim Bir-Sen, MÜSİAD, İstanbul Ticaret Odası, Enstitü Sosyal, Enderun Özgün Eğitimciler Derneği, Maarif Platformu, Medeniyet Enstitüsü, Yeni Akit, Yeni Şafak, Milat Gazetesi, Türkiye Gazetesi ve Şuurlu Öğretmenler Derneği. Tamamı aynı tornadan çıkmış. Tamamı aynı ideolojik bakış açısına sahip olan kurumlar. Hepsi Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin ve kendisinin birlikte yuvalandığı paydaşları.

Bu çok çeşitli kesimlerin dışında olanları dinlemiş mi Yusuf Tekin? Öyle bir niyet yok. Açıkça da söylüyor zaten Sayın Yusuf Tekin. Diyor ki ‘Siyasi muhalifler sanki onların fikirlerini almak zorundaymışım gibi davranıyor. 'Sizin fikrinizi almak zorunda değilim' diyor. Yusuf Tekin'in demokratlığı bu. Demokrasiden anladığı bu. Çok çeşitli kesimlerden anladığı bu. Aynı tornadan çıkmış dernekleri konuşturursan kamuoyunda bir görüş almış olursun. Peki ondan farklı düşünenler? ‘Ben zaten onları dinlemek zorunda değilim’ diyor. Bu Yusuf Tekin'e yakışıyor ama Türkiye Cumhuriyeti'nin Milli Eğitim Bakanlığı görevini yürüten hiç kimseye yakışmıyor.

"Başkalarının çocuklarına ‘olgunlaşmasını istiyorsanız erkenden okuldan çıksın’ aklını verebilecek kadar vicdansız biri"

Enderun Özgün Eğitimciler Derneği Maarif Platformu Medeniyet Enstitüsü ‘12 yıllık zorunlu eğitim dayatması çocukların kabiliyeti, meslek edinmeleri ve yuva kurmaları önünde büyük bir engel’ demiş. Kafaya bakar mısınız? Yuva kurmalarını engelliyormuş okullu olmak. Ekonomi profesörü Tayyip Erdoğan'ın yaptıkları engellemiyormuş ama okul engelliyormuş. Cumhurbaşkanlığı Sosyal ve Gençlik Politikaları Kurulu üyesi İpek Coşkun Armağan, ‘okuldan çıkmadan çocuk olgunlaşmaz. Uzun eğitim sürecinde bu mümkün olmuyor’ demiş. İpek Coşkun Armağan kaç sene okumuş? Liseyi okumuş, üniversiteyi okumuş, yüksek lisans yapmış, doktora yapmış ama başkalarının çocuklarına ‘olgunlaşmasını istiyorsanız erkenden okuldan çıksın’ aklını verebilecek kadar vicdansız biri.

İstanbul Ticaret Odası Başkanı Şekib Avdagiç, haftada bir gün okulda eğitim, dört gün iş yerlerinde çalışmaya imkan veren Mesleki Eğitim Merkezi Sistemi'ne ağırlık verilmesi gerektiğini söylemiş. ‘En büyük statü meslek sahibi olmanın bizatihi kendisidir’ demiş. Liseyi bile kısa okuyacak, üniversite okumayacak birileri nasıl meslek sahibi olacak? Peki Sayın Avdagiç, sizin akrabalarda durum ne? Çocuklar ne durumda? Yeğenler ne durumda? Onlar da böyle liseden terk mi? Çık, sıkılma, utanma. İstanbul Ticaret Odası Başkanısın. Söyle bakalım hangi akrabaların MESEM’de okuyor senin?

"Burhan Özdemir 'bana iş bulamayan milyonlar lazım ki ben onları sömürebileyim MÜSİAD olarak' diyor"

Başka birisi var, yine kıymetli bir isim. MÜSİAD Genel Başkanı Burhan Özdemir. Büyük filozof... ‘Efendim, her çocuk aynı akademik başarıyı gösteremez. Yani bir kere 12 yıllık kesintisiz eğitim sistemi çok yanlış bir uygulama. Ülkeye herhangi bir faydası yok. Tornacı, teknisyen, kalifiye eleman bulunamıyor. Ara eleman krizi var. Bu da üretimini doğrudan etkiliyor’ demiş. Baklayı ağzından çıkarmış. Bana iş bulamayan milyonlar lazım ki ben onları sömürebileyim MÜSİAD olarak diyor.

"Bu çıkışınız sizin Türkiye'de ortaöğretimi getirdiğiniz halin itirafıdır"

Bu ülkeye 4 + 4 + 4 dayatmasını Adalet ve Kalkınma Partisi geçirdi. Size ‘4 + 4 + 4 yapmayın’ dendiğinde bilmiş bilmiş cevaplar veriyordunuz. Yusuf Tekin dahil. Şimdi lise öğretimini beceremediğinizi söylüyorsunuz. Çocukları okulda tutamadığınızı söylüyorsunuz. Aslında bu çıkışınız sizin Türkiye'de ortaöğretimi getirdiğiniz halin itirafıdır. Siz çocukların okulda keyifli, sağlıklı, üretken, öğrenen bir süreç yaratamadığınızı söylüyorsunuz. Siz itiraf ediyorsunuz.

Peki bu okul dönemi tartışılırken size 5 yaşın zorunlu olması söylendi mi? Söylendi. Siz neyi seçtiniz? Okul öncesi yerine liseleri seçtiniz. Peki 5 yaşı parti programınıza koymaya devam ettiniz mi? Ettiniz. Çünkü siz utanmazsınız. Bir tarafınız iktidardır, bir tarafınız sürekli muhaliftir sizin. Muhalif AKP ‘bunu böyle yapalım’ der. İktidar AKP bildiğini yapar. Yıllardır 5 yaşı zorunlu eğitime dahil edeceksiniz. Nerede? Şimdi bakalım bu MÜSİAD Başkanı kıymetli kardeşimizin gerekçesine. Türkiye'de 38 bini mesleki açık öğretimde olmak üzere 1 milyon 50 bin kişi açık öğretim sisteminde. 420 bini MESEM olmak üzere 1 milyon 643 bin kişi mesleki ve teknik eğitimde. Zorunlu eğitim çağında olup Milli Eğitim Bakanı’nın umurunda bile olmayan, nerededir diye sormadıkları 611 bin genç var ve 15-29 yaş aralığında ne eğitimde ne istihdamda 4 milyon 676 bin genç var. Ne yaptı? 8 milyon.

"Siz yalancısınız, iki yüzlüsünüz, iş bilmezsiniz"

MÜSİAD, Ticaret Odası Başkanı, siz bu 8 milyon gence nitelikli ara eleman olacak fırsat yaratamamışsınız. Onları bir biçimde toplumda üretken bir yurttaş haline getirememişsiniz. Şimdi 5 milyon lise öğrencisinin yaklaşık 1,2 milyonunu da okuldan çekmeye çalışıyorsunuz. Siz yalancısınız. Siz iki yüzlüsünüz. Siz iş bilmezsiniz. Bu 8 milyon kişi kenarda bekliyorlar. 8 milyonun yanında 13,4 milyon işsiz var. Bir 13,4 milyon daha geniş tanımlı işsizlik var. Yani yüzde 32.9. Dünyanın en yüksek oranlarından biri. Oradan da nitelikli ara eleman bulamıyorsunuz. 17 yaşındaki çocuğu da bunların arasına göndermek istiyorsunuz.

"İnsanda biraz utanma, sıkılma olur"

Milli Eğitim Bakanı ‘okullaşmalarımız çok arttı’ diyor. Yalan söylüyorsun. İlkokulda oran 98.4'ten 95.43'e düştü. Ortaokulda oran 93.1'den 89.09'a düştü. Ortaöğretimde yani liselerde yüzde 87.97'den yüzde 82,85'e düştü. Yani her 10 öğrenciden ikisi okullaşmış değil. Milli Eğitim Bakanı bunlarla uğraşmıyor. Onun derdi kendisinin takıldığı bir zaman aralığına bütün ülkeyi sürüklemek. Peki ne diyor sonuçta bu? Yüzde 98 oldu diyor. İnsanda biraz utanma, sıkılma olur. Bu istatistikleri siz yayınlıyorsunuz.

Okullarımızda akran zorbalığı artıyor. Çünkü sistem tamamen çocukların sıkılması üzerine, tamamen bir biçimde çocukların üretken olmadığı bir sistem. Geçen yıl tüm Türkiye'de bir yıl önceye göre yüzde 10 arttı. 612 bin 651 çocuk bir biçimde suçtan etkilendi. Ama bu sizin umrunda değil. 612 bin çocuk ya mağdur oldu, ya suça sürüklendi, ya tanık oldu, ya kayboldu.

Okullaşma oranlarının düştüğü, kız çocuklarının eğitimden koparıldığı, denetimsiz okullarda hayalet sınıfların kurulduğu, akran zorbalığının arttığı, yoksulluk sonucunda çocukların ev ekonomisine destek olmak için MESEM’lere ya da çocuk işçi olarak piyasaya gittiği ya da evde oturmak zorunda kaldığı, suçla ilişkilendiği bir düzen yarattınız ve şimdi oraya 1.2 milyon çocuğu daha göndermeyi utanmadan, sıkılmadan savunabiliyorsunuz.

"Çocukları bir tür gündüz hapishanesine dönmüş yapıların içine soktunuz"

İktidarın zorunlu eğitime açtığı bu savaşın asıl amacını görüyoruz, biliyoruz. Bahçesiz, sporsuz, kültürel faaliyetlerin olmadığı okullara çocukları tıktınız. Çocukları bir tür gündüz hapishanesine dönmüş yapıların içine soktunuz. Güvenliklerini bile sağlayamadınız. Elini kolunu sallaya sallaya okula giren öğretmene, öğrenciye şiddet uygulayanları engelleyemediniz. Ölümleri engelleyemediniz. Ne acıdır ki, bu ülkenin çocukları için okulların kapısına bir güvenlik görevlisi koymayı beceremediniz. Bir temizlik görevlisi koymayı beceremediniz.

Türkiye'de eğitim maalesef Adalet ve Kalkınma Partisi seçmenlerinin, her beş seçmenden dördünün yüzde 81'inin memnun olmadığı, tüm Türkiye'deki seçmenlerin yüzde 90'ından fazlasının çöküşte olduğunu söylediği bir sistem haline gelmiş durumda. Yandaşı olan bu kurumlarla beraber bu ülkenin yoksul çocuklarını zorunlu eğitimden koparmaya çalışıyor. 10 yaşında çocukları meslek öğrenmek için mesleki ortaokullara gönderiyor. 10 yaşında bir çocuğun meslek seçebileceğini iddia etmek vicdansızlıktır. Pedagoji bilmezliktir. Bu ülkenin çocuklarına düşmanlıktır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak Yusuf Tekin'in ve onun kadrosunun ülkeyi sokmaya çalıştığı darboğaza girmemesi için gerek sahada, gerek hukuk düzeyinde, gerekse parlamentoda mücadele etmeye devam edeceğiz. Çünkü biz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi eğitimin bu ülkenin geleceği için en önemli konu olduğuna, bizim en büyük gücümüzün de iyi yetişmiş insan gücü olacağına inanıyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.