
Suat Özçağdaş: "Bu, Türkiye'nin Dijital Egemenliğine Açık Bir Saldırı"
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, sahte e-imza üreterek yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili, "Bu, Türkiye'nin dijital egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu, ulusal bir güvenlik krizidir ve yapısal bir krizdir" dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, İzmir Milletvekili Prof. Dr. Yüksel Taşkın ve Prof. Dr. Armağan Erdoğan ile sahte e-imza üreterek yüzlerce sahte üniversite diploması alındığı iddialarıyla ilgili yürütülen soruşturmaya ilişkin, İstanbul Üniversitesi önünde basın açıklaması yaptı.
Özçağdaş, iddialar arasında, 400 akademisyenin bu yolla akademik unvanlar aldıklarının dile getirildiğini belirterek, "Bu yaşanan dijital skandal, diploma, ünvan sahtekarlığı yalnızca eğitimle ilgili bir konu değildir. Bu, Türkiye'nin dijital egemenliğine açık bir saldırıdır. Bu, ulusal bir güvenlik krizidir ve yapısal bir krizdir. Eğitimden sağlığa, tapudan güvenliğe, kamu kurumlarının diğer alanlarına, e-devlet sistemine kadar yerleşmiş, son derece fütursuz, müşterilerini neredeyse kendisi çağıran, açık ilanlarla onları toplayan, hiçbir çekincesi olmayan, cüretkar ve çok ilişkisi olan bir grupla karşı karşıyayız. Türkiye'nin dijital kimlik altyapısı, kimlik doğrulama mevzuatı, kamu anahtar altyapısı tamamıyla tarumar edilmiştir” diye konuştu.
Bunun uluslararası boyutunun bulunduğunu, ödemelerin bir kısmının kripto parayla yapıldığını ifade eden Özçağdaş, “Uluslararası istihbaratla ilgili sorunlar vardır. Ve göçmenler, mülteciler, yabancılarla ilgili konular vardır” değerlendirmesini yaptı.
Suat Özçağdaş, Türkiye’de 2005 yılında e-imza sürecinin başladığını, o günden bugüne daha önce de sorunlar yaşandığını ifade ederek, şöyle devam etti:
“2012 yılında 'TurkTrust ara sertifika skandalı' yaşanmıştı. Google bunu ortaya çıkarmıştı. Maalesef bizim kamu otoritelerimiz ortaya çıkaramamıştı ve Türkiye için uluslararası anlamda ciddi bir itibar kaybı oluşmuştu. O günden bugüne kadar hiçbir gelişme yaşanmadı. BTK gereken reformları yapmadı. Bugün yaşanan sorunların bir ucu nüfus müdürlükleridir. Resmi çipli T.C. kimlik kartı vermektedirler. Fakat kimlik kartları sahtedir. Sahte kişiler adına çıkarılmıştır. Dolayısıyla çok boyutlu bir sorunla karşı karşıyayız ve bu öylesi bir grup ki diploma dağıtıyorlar. Lise diploması, üniversite diploması dağıtıyorlar. Ehliyetlerde başarısız olanları başarılı hale getiriyorlar. Kendi deyimleriyle 400'den fazla akademisyenin unvanlarını değiştiriyorlar. O kadar utanma sıkılmaları yok ki depremde vefat eden avukatların 'başımız sağ olsun' diyerek isimlerini söylüyorlar. Onların diplomalarını iptal edip onların yerine başkalarını avukat olarak gösteriyorlar. Türkiye Barolar Birliği de sürecin bir parçasıdır. Çünkü UYAP sistemi de tehlike altındadır. Mezuniyet kayıtlarıyla not ortalamalarıyla oynuyorlar. Bütün bu süreçte bizim siber güvenliğimizi sağlayacak olan kim? BTK Başkanı. BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu. İyi de BTK Başkanı kendi e-imzasının bile kopyalanmasını fark etmemiş. Başkan yardımcısı artık hangisiyse o da e-imzasının kopyalandığını fark etmemiş. Hiç açıklama yapmıyorlar. Sanki siber güvenlikten Tarım Bakanlığı sorumluymuş gibi. Peki bunlar kime bağlı? Ulaştırma Bakanı Abdülkadir Uraloğlu'na bağlı. Biraz utanma olsa Ulaştırma Bakanı ve BTK Başkanı şimdiye kadar çoktan istifa etmiş olurdu.
Bu işin sorumlusu ulaştırma bakanından tık yok. Milli Eğitim bakanından tık yok. Ama haksızlık etmeyelim hiçbir telefona çıkmayan, rektörlere randevu vermeyen, milletvekilleri ile görüşmeyen Erol Özvar ses vermiş. Ne demiş? ‘İstifa ediyorum’ mu demiş? Yok. Ne demiş kendisi? Demiş ki: ‘Önemli bir husus. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapılması lazım’. Tercih yapacak olan öğrencilere seslenmiş: ‘Yapay zeka, büyük veri, siber güvenlik alanlarında bölümler açıyoruz’ demiş. Onu da söyleyelim. Hatırı kalmasın. Açtığı bu 16 yapay zeka bölümünde bir tane profesör yok. Devleti vıcık vıcık sarmış bir liyakatsizlik. Peki başka ne açıklaması yapmış Erol Özvar, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'ni yeniden paylaşmış, sonra kendisine bir 4 yıl daha atayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a teveccühleri için şükranlarını sunmuş.”
"Bin 278 bölümde bir tane profesör yok"
Suat Özçağdaş, YÖK'ün ‘208 üniversite açtık’ diye övündüğünü, bin 278 bölümde bir tane profesör, 990 bölümde bir tane doçent, 400 bölümde bir tane profesör ya da doçent bulunmadığını anlattı.
İstanbul Üniversitesi'nin son dönemde “neredeyse kendisini imha edecek bir yönetim kadrosuna sahip” olduğunu söyleyen Özçağdaş, şunları kaydetti:
“O yüzden buradayız. Bu üniversitenin akademik işleyişlerinde çok ciddi sorun var. Ama başka sorunlar da var. Mesela bu üniversiteyi biz nereden biliyoruz? Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl sonra diplomasını iptal etmesinden biliyoruz. Peki bu iptali yapan kim? Rektör Prof. Dr. Osman Bülent Zülfikar. Vatandaşlarımıza bir soru sormak istiyorum. Bırakın rektörlüğü, orta düzeyde bir işletme sahibi olsanız kardeşinizi başdanışman yapmazsınız değil mi? Yapmış. Prof. Dr. Haluk Zülfikar'ı rektör başdanışmanı yapmış.”
"O zaman neden demedin ‘soyut beyanlarla bu işler yapılmaz’ diye?"
Sahte e-imza soruşturması kapsamında hazırlanan iddianamede, “400'e yakın akademisyene usulsüz yolla belge düzenledik” dendiğini aktaran Özçağdaş, “Bunu tutuklanan 199 kişiden biri söylüyor” dedi. Özçağdaş, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi’nin konuyla ilgili, “İddia, dosya şüphelilerinden birinin soyut beyanına dayanmaktadır” şeklinde açıklama yaptığını hatırlattı. CHP’li belediyelere yönelik operasyonların da soyut beyanlara dayandırıldığını, gizli tanık beyanlarıyla belediye başkanlarının tutuklandığını belirten Özçağdaş, “Seçmenler belediye başkanlarını kaybetmiş, Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, o zaman neden demedin ‘soyut beyanlarla bu işler yapılmaz’ diye?” şeklinde konuştu.
YKS sonuçlarının 19 Temmuz'da açıklandığını, bir günde kontenjanların yüzde 18 azaltıldığını belirten Özçağdaş, “Şimdi soracağım ama karşılığı var mı bilmem. Şimdi bu kontenjanlar ne için arttırılmıştı? Ey Recep Tayyip Erdoğan, bu kontenjanları kim arttırmıştı? Bu kontenjanlar azalacaktı ise bugün mü azalması gerekiyor? Kim neden arttırdı? Kim neden azalttı?” diye sordu.
"İşte sana bir dijital ahtapot..."
Suat Özçağdaş, 100 bin kişinin diploma denklik mağduru olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:
“Türkiye'nin bebeklerini yeni doğan çetelerinin elinde öldürdünüz siz. Ondan sorumlu İl Sağlık Müdürünü Sağlık Bakanı yaptınız. Türkiye'nin kendi ticaretine bakan turizmcisini bakan yaptınız. 38'i çocuk 78 kişinin yanmasını engellemedi. Yanında getirdiği adamların yargılanmasını engelledi. Memleketin ormanları yandı, yıkıldı. Türk Hava Kurumu'nun uçakları uçmadan orada duruyor. LGS'de, ÖSYM'de her yerde sınav soruları çalınıyor. Akademisyenler parayla torpille ünvan alıyor ve utanmadan sıkılmadan bu düzeni devam ettiriyorsunuz. Şimdi buradan sesleneyim. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sen ve arkadaşlarınızın ürettiği bu tek adam rejiminin yarattığı açıkla Türkiye'yi bir organize suçlar cennetine döndürdünüz. Bir ahtapottan bahsediyordun Recep Tayyip Erdoğan. İşte sana bir dijital ahtapot, tapuya gitmiş, diplomaya gitmiş, milli emlak arazilerine gitmiş, sağlık sistemlerine girmiş. Her yerde bir dijital ahtapot var. BTK'da var,
MEB’de var, YÖK'te var. Al sana dijital ahtapot.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.