
Gülşah Deniz Atalar’dan, Ödüllü Arkeoloji Müzesi’nin Yıkımına Karşı Güçlendirme Çağrısı
GÜLŞAH DENİZ ATALAR, 14 BİN ESERİN EV SAHİBİ MODERNİST MÜZE’NİN DEPREM GEREKÇELİ YIKIM PLANINA ŞEFFAFLIK VE YERİNDE ONARIM TALEBİYLE KARŞI ÇIKIYOR!
CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI GÜLŞAH DENİZ- ATALAR’DAN MEHMET NURİ ERSOY’A TEPKİ: ‘MÜZE GERÇEKTEN GÜÇLENDİRİLEMEYECEK KADAR RİSKLİ Mİ, YOKSA ASIL ‘RİSK’ BAKANIN RANT HESABININ BOZULMASI MI?’
1964’TEN BERİ ANTALYA’NIN KÜLTÜREL BELLEĞİ
Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkım-taşınma kararının kamuoyunda yarattığı tepki üzerine açıklama yapan CHP Kültür ve Turizm’den sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülşah Deniz Atalar, süreci sert sözlerle eleştirdi.
Deniz Atalar, konuya dair yaptığı basın açıklamasında şunları söyledi:
“Antalya Arkeoloji Müzesi, vitrinindeki binlerce eserin ötesinde, bizzat kendi mimarisiyle Cumhuriyet’in ‘kültüre inanç’ manifestosudur.
Deprem mühendisliği bu denli ilerlemişken yıkım dayatmak, binayı değil sahil şeridini ‘kurtarma’ gayretidir.
Biz bu hafızayı zengin turistlerin otel konforuna feda etmeyeceğiz.
Deprem raporunu, ihale belgelerini, maliyet kalemlerini derhâl açıklayın.
Yerinde güçlendirme mümkündür; bağımsız bilim kurulu bir ayda fizibiliteyi ortaya koyar.
Aksi takdirde, Cumhuriyet’in en kıymetli miraslarından birini buldozere teslim eden her imzanın karşısında olacağız.
Antalya’nın belleği Antalya’da kalacak; yıkım değil, tarih konuşacak.”
Antalya’nın sahilini selamlayan Antalya Arkeoloji Müzesi, yalnızca vitrinindeki 14.216 eserle değil, ödüllü modernist mimarisi, denize yaslanmış eşsiz konumu ve altmış üç yıldır kent belleğinde tuttuğu yerle bütünüyle bir kültürel mirastır. Cumhuriyet’in “bilime, sanata, insanlığa açılan penceresi” olarak inşa edilen bu yapı, 1964’te ulusal mimari yarışmasını kazanan özgün tasarımıyla yükselen bu bina, 1988’de “Avrupa Konseyi Yılın Müzesi Özel Ödülü”nü alarak yalnızca vitrindeki eşsiz eserleriyle değil, kendisinin de başlı başına bir kültür varlığı olduğunu tüm dünyaya kanıtlamıştır.
Müze, 30 bin metrekarelik alanda 14.216 arkeolojik eser ve 31.408 sikkeyi barındırıyor; denize birkaç yüz metre mesafedeki konumu sayesinde Antalya’nın kent belleğinde eşsiz, “yeri doldurulamaz” bir çınardır. Fakat Kültür ve Turizm Bakanlığı, kamuoyundan sakladığı 2020 deprem performans raporunu gerekçe göstererek bu çınarı kökünden sökme kararı almış; yerine 22 bin metrekarelik, 2,5 milyar TL bütçeli yeni bir projeyle inşa etme yoluna gitmiştir.
Projeyi hazırlayan mimarlık ofisinin, Bakan Ersoy’un otel zincirlerinin de tasarımcısı olmasına Atalar sert tepki göstererek şu soruları yöneltti:
“Bu bina gerçekten güçlendirilemeyecek kadar riskli mi, yoksa asıl ‘risk’ bakanın rant hesabının bozulması mı? Kültürel alanlarımız, değerli arazilere denk düştüğünde niçin hep ‘depreme dayanıksız’ ilan edilip peşinden kâr amaçlı projelere devrediliyor?”
Bu sözde “yenileme” projesinin mimarı, Bakan Mehmet Nuri Ersoy’un işlettiği otel zincirlerinin mimarı ile aynıdır ve sözde “ücretsiz” hazırlandığı ifade edilmektedir. Bedelini kültürel hafızamızın ödeyeceği bir çıkar çatışmasıyla karşı karşıyayız.
Soru açık ve nettir: Bu bina gerçekten güçlendirilemeyecek kadar riskli midir, yoksa asıl “risk” bakanın rant hesabının bozulması mıdır? Neden kültürel alanlarımız, tam da en değerli arazilerde yer aldığı vakit “depreme dayanıksız” ilan edilerek yıkılmakta, ardından ortaya birden çıkan projelere teslim edilmektedir?
Atalar raporların ve ihaleye ilişkin tüm belgelerin kamuoyuna açıklanmaması hâlinde projenin “rant perdesi” olmaktan öteye geçemeyeceğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü.
Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu, müzenin taşınmaz kültür varlığı olarak tescili talebini reddetmiş, itiraz süreçleri tamamlanmadan 5 Haziran 2025’te yıkım ve taşıma ihalesi sonuçlandırılmış; 16 Temmuz 2025 itibarıyla kapısına kilit vurulacağı duyurulmuştur. Tarihi bir yapıyı un ufak etmeye bu kadar hevesli olan Bakanlık, güçlendirme alternatiflerinin teknik ve mali dökümünü hâlâ kamuyla paylaşmamıştır.
Bizler, müzenin mimari bütünlüğünün korunarak yerinde güçlendirilmesini, deprem raporları ve ihale belgelerinin derhal kamuoyuna açıklanmasını, 2,5 milyar TL’lik harcamanın Sayıştay denetimine açık ve şeffaf biçimde hesap verebilirliğinin sağlanmasını talep ediyoruz.
Eserlerin Antalya dışına taşınması, müze arsasına otel ya da residence fonksiyonu eklenmesi ihtimali; yalnızca fiziksel bir kayıp değil, tarih bilincimize, kamusal hafızaya ve Cumhuriyet’in kültür politikalarına vurulacak en ağır darbelerden biri olacaktır. Bu, sadece bir yıkım değil, bir kimlik silme girişimidir.
Atalar son olarak şöyle seslendi!
“Antalya Arkeoloji Müzesi, Cumhuriyet’in hafızasıdır. Güçlendirme biliminin bu kadar geliştiği bir çağda ‘yık-yap’ dayatmasını kabul etmiyoruz. Hiç kimse Antalya’nın, Türkiye’nin ve insanlığın ortak mirasını beton lobisine feda edemez. Bu buldozer projesinin her santimini, her harcamasını, her kazma darbesini Cumhuriyet Halk Partisi olarak adım adım izleyecek takip edeceğiz. Deprem bahanesiyle kültür kıyımı yaptırmayacağız. Buradan tüm yurttaşlarımıza söz veriyoruz.
Cumhuriyet döneminin modern mimarlık şaheseri buldozerle yok edilemez, toplumun hafızası sermayeye rehin verilemez. Antalya Arkeoloji Müzesi, Antalya’da kalacak; Atamadan alınan talimata değil, bilime ve kamusal yarara kulak verilecektir.
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.