Yalçın Karatepe: “2026 Yılı Bütçesi Halk İçin Yapılmış, Refah Üretmek Üzere Hazırlanmış Bir Bütçe Değildir”

Yalçın Karatepe: “2026 Yılı Bütçesi Halk İçin Yapılmış, Refah Üretmek Üzere Hazırlanmış Bir Bütçe Değildir”

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in 2026 yılı bütçe teklifi sunumuna ilişkin "Gençlerin umut var olmasını sağlayacak bir şey var mı? Verilerden bunu göremiyoruz. Çiftçilerin umut var olmasını sağlayacak bir durum var mı? Verilerden bunu da göremiyoruz. Emeklilerin milli gelirinden aldığı paya baktığımızda ya da onların ücret seviyesine baktığımızda bunun da olmadığını görüyoruz. 2026 yılı bütçesi halk için yapılmış, refah üretmek üzere hazırlanmış bir bütçe değildir. 2026 yılı bütçesi Türkiye'ye borç verenlerin tahsilatlarını rahat bir biçimde yapmalarını teminat altına alınmak üzere yapılmış bir bütçedir" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Yalçın Karatepe, CHP Genel Merkezi'nde 2026 yılı bütçesine ilişkin basın toplantısı düzenledi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda bütçe sunumunu değerlendiren Karatepe, şöyle konuştu:

"Bildiğiniz gibi bugün Hazine ve Maliye Bakanı Meclis'te 2026 bütçesine ilişkin bir sunum gerçekleştirdi. Biz de o sunumu yakından takip ettik. Acaba Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek halkımızın 2026 yılında ve takip eden yıllarda daha umut var olmasına yol açacak açıklamalarda bulunacak mı, verileri kamuoyuyla paylaşacak mı, içinde bulunduğumuz dönemden daha iyi bir döneme gideceğimize ilişkin ifadeler bulacak mıyız diye biz de o sorumu yakından takip ettik. Konuşma metnini okudum. Mecliste dağıtılan tam metne de baktım. Ama baktığımda maalesef 2026 ve takip eden yıllarda Türkiye için umut var olmayı gerektirecek herhangi bir açıklama ya da veliyle karşıya kalmadığımızı bir kez daha gördük.

"Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerinin AKP döneminde hiç değişmediğini ifade etmedi"

Sayın Şimşek uzun uzun sunumunda dünya ekonomisinde olup bitenlerden bahsetti. Ama Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerinin AKP döneminde hiç değişmediğini ifade etmedi. Onu izin verirseniz bugün sizinle ben paylaşayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan her konuşmasında iktidara geldiklerinde Türkiye'de toplu iğnenin bile üretilmediğinden bahsederken kendi iktidarları döneminde Türkiye'nin nasıl büyüdüğünü, nasıl önemli bir ülke haline geldiğini ifade ederken veriler bize bunun böyle olmadığını gösteriyor. Bu elimde tuttuğum grafik AKP'nin iktidara geldiği 2003 yılından 2024 yılına kadar olan dönemde Türkiye'nin dünya ekonomisindeki yerini gösteren bir grafik. Yani dünyada üretilen toplam gelir içerisinde Türkiye'nin payının ne kadar olduğunu gösteren bir grafik. Gördüğünüz gibi yatay bir çizgide seyrediyoruz. AK Parti iktidara geldiğinde dünya ekonomisindeki 0.80'ler seksenler civarında olan Türkiye maalesef 1'in biraz üzerinde bir noktaya gelmiştir. Başka ülkeler uzaya giderken gerçek anlamda yani ekonomik anlamda biz yerimizde sayıyoruz. Herkes kadar bile büyüyememişiz. Dünya ekonomisindeki payımızda bir değişiklik olmadığını görüyoruz. Dolayısıyla olayı toplu iğne üretmekle sınırlı tutmak yerine ona atıfta bulunmak yerine dünyadaki yerimizin ne olduğundan bahsetmek çok daha anlamlı olur diye düşünüyoruz. Tabii bu niye böyle diye baktığımızda kendilerinin iktidarın büyüme oranıyla övündüğü verilere baktığımızda durumun çok da parlak olmadığını, önümüzdeki yıllarda da çok fazla değişmeyeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

"Enflasyonda bir başarıdan söz etmek mümkün bile değil"

Bu gördüğünüz grafikteki veriler Türkiye ekonomisinin büyüme oranlarını gösteriyor. Biz önümüzdeki yıllarda büyümenin artmasını, istihdamın çoğalmasını beklerken orta vadeli programlarda bütçe tahminlerinde ortaya koydukları büyüme oranları Türkiye'nin yüzde üç, üç buçuk dörtlük büyümelerle devam edeceğini bize gösteriyor. Bu gerçek anlamda artan bir refaha işaret etmemektedir. Tabii vatandaşlarımızın ağırlıklı olarak beklediği konu ağır bir biçimde altında ezildikleri enflasyonun Mehmet Şimşek yönetiminde nasıl seyredeceğini, bu alanda bir iyileşme olup olmayacağı konusu. Yüksek seyreden enflasyonun 2026'da ve takip eden yıllarda düşüp düşmeyeceğini vatandaşlarımız haklı olarak merak ediyor. Ben size Mehmet Şimşek'in enflasyonda ne kadar başarılı olduğunu TÜİK'in açıklamış olduğu resmi verilerle göstereyim, Mehmet Şimşek yaptığı açıklamalarda genellikle yüzde 75'lik enflasyon oranına atıfta bulunuyor ama oyüzde 75'likk enflasyona kendisinin yol açtığından hiç bahsetmiyor. Bu grafikte Mehmet Şimşek göreve geldiği günden bugüne kadar TÜFE'nin nasıl değiştiğini görüyoruz. Mehmet Şimşek göreve geldiğinde yüzde 38,21 olan yıllık enflasyon ilk yılın sonunda yüzde 75'e kadar sıçradı. Yani Mehmet Şimşek önce enflasyonu patlattı. Sonra patlattığı noktaya atıfta bulunarak 'Biz enflasyonda düşüş sağladık' diyor. Hayır Sayın Şimşek. Bugün açıklanan yani ekim ayı için açıklanan son veriye baktığımızda yüzde 33'e yakın bir yıllık enflasyon var. Siz göreve geldiğinizde enflasyon oranı yüzde 38'di. Şimdi yüzde 33'lük bir enflasyondan bahsediyorsunuz. Dolayısıyla enflasyonda bir başarıdan söz etmek mümkün bile değil.

"Gerçekleşmesi muhtemel bile olmayan bir veri ile sunum yapmanız kabul edilebilir değil"

Daha çarpıcı ve üzücü olan bugün yüce Meclis'imizde, ekonomiden sorumlu bakanın yaptığı sunumda 2026 yılı sonu için enflasyon verisi olarak konuşma metnini aldığı rakamda görüyoruz. Sayın Şimşek bugün yaptığı sunumda, 2025 yılı sonu için enflasyonu yüzde 28,5 olarak grafiklere yansıttı. Dip notuna da OVP'deki tahminlerini koydu. Sayın Bakan siz yüzde 28,5 diye veri açıkladınız, bu hafta başında pazartesi günü TÜİK'in açıkladığı enflasyon verisine baktığımızda yılın ilk 10 ayında yani ekim ayı sonuna kadar yılbaşından, ekim ayı sonuna kadar gerçekleşen birikimli enflasyon zaten yüzde 28,6. Son açıklanan veriyi sunumumuza yansıtmanız daha doğru olurdu. En azından samimi olurdunuz. Açıklanmış olan toplam enflasyonun altında bir enflasyon oranını bugün Meclis'e sunmuş olmanız aslında sizin enflasyonla mücadele konusunda ne kadar samimiyetsiz olduğunuzun bir göstergesi. Resmi veri 28,6'yı gösterirken enflasyonda yılın ilk 10 ayı için siz hala 28,5'luk bir enflasyon tahminini bugün milletvekilleriyle plan bütçe komisyonu üyeleriyle paylaştınız. O zaman şunu soralım. Siz kasım ve aralık ayında fiyatların düşeceğini, dolayısıyla yıl sonu geldiğinde aralık sonunda enflasyonu bunun altında bir yerde seyredeceğini mi düşünüyorsunuz? Böyle olmayacağını biliyoruz. Ekim ayındaki kontrollü enflasyon verisinden sonra kasım ve aralıkta da siz enflasyon verisini tırnak içerisinde söylüyorum kontrol etseniz bile ortaya çıkacak yıllık enflasyonun yüzde 33-35 bandında olacağını bugün Türkiye'deki bütün iktisatçılar tahmin ediyor. Dolayısıyla ben sizi samimiyete davet ediyorum. Gerçekleşen rakamlar önümüzdeyken onun altında ve gerçekleşmesi muhtemel bile olmayan bir veri ile Meclis'te sunum yapmanızın kabul edilebilir olmadığını ifade etmek isterim. Ama bu bizi şaşırtıyor mu? Hayır şaşırtmıyor. Şimdiye kadar iktidarın OVP'lerde ortaya koyduğu enflasyon tahminlerine baktığımız zaman bunların hiç gerçekleşmediğini zaten görüyoruz.

"Bugünkü yapılan sunum da halkın olmadığını biliyoruz"

Ben bugün Sayın Şimşek'in konuşma metnini okudum. Paylaştıkları metni de okudum. Sadece okumakla kalmadım. Girdim bilgisayardan bazı sözcükleri tarattırdım. Mesela vatandaş sözcüğü kaç yerde geçiyor, halk sözcüğü kaç yerde geçiyor gibi ifadelere baktım. Baktığımda gördüğüm bu ne biliyor musunuz? Gerçekten içler acısı. Bu sunumda vatandaş sözcüğü bir kez geçiyor. Çiftçi ve esnaf sözcüğü üç yerde geçiyor. Emekli sözcüğü de tek bir yerde geçiyor. O da 'Terörsüz Türkiye sona ererse, emeklilerimiz, çiftçilerimiz, esnafımız rahata erecek' açıklaması içerisine geçiyor. Başka bir yerde geçmiyor. Bugünkü yapılan sunum da halkın olmadığını biliyoruz. Peki ne var halka refah sağlayan işler yoksa bugünkü sunumda ne var diye baktığımızda bugünkü sunum da vatandaşın omuzlarındaki ağır vergi yükünün devam edeceğine yönelik açıklamaların olduğunu biliyoruz. Sayın Şimşek övünerek demiş ki 'Bizdeki vergi yükü, toplam vergi yükü, OECD ortalamasının ortalamasının altında. Toplam vergi yükü yüzde 23,5' demiş. Vergi yükümüzün az olmasından elbette memnuniyet duyarız vatandaş olarak. Ama ortalama veri tıpkı asgari ücretle ortalama kişi başına düşen milli gelirin karşılaştırılması gibi geniş halk kesimleri açısından çok bir anlam ifade etmiyor.

"Ücretli çalışanların üzerindeki vergi yüküne kadar hiç bunu merak ettiniz mi Sayın Bakan?"

Örneğin ücretli çalışanların üzerindeki vergi yüküne kadar hiç bunu merak ettiniz mi Sayın Bakan? Onların omuzlarındaki ağır vergi yükünü azaltacak herhangi bir işlem yaptınız mı? Bugün gelir vergisi dilimlerinin düşük kalmış olması onların daha yüksek vergi ödemesine yol açmaktadır. Türkiye'de bazı ücretli çalışanların ödediği gelir vergisi oranının yüzde 40'lara ulaştığını biliyoruz. Bugün yüzde 40'a ulaşan oranda kurumlar vergisinin ödenmediğini biliyoruz. Dolayısıyla yüzde 23,5'luk oran aslında vatandaşta yükün az olduğu anlamına gelmiyor. Yükün belirli kesimlerin üzerinde az olduğu anlamına geliyor. Kim o kesimler diye merak ettiğimizde de üst gelir gruplarda yer alanların olduğunu biliyoruz.

"Bu ülkenin gençlerinin geleceğe ilişkin umutvar olmasını nasıl sağlayacaksınız?"

Metne baktığımda gençlerle ilgili bir şey söylemiş mi diye de merak ettim. Bu ülkenin gençlerine ne vaadediyor diye baktım. Aynen şöyle söylüyor: '2026 yılı bütçesi gençler için, çiftçiler için, emekliler için, emekçiler için esnaf için bir bütçe' ifadesi var. Ama rakamlara baktığımız zaman bu ifadenin verilerde karşılığın olmadığını görüyoruz. Sizin 2026 yılı bütçe harcamalarınız içerisinde faize yapacağınız ödemeler eğitime aktaracağınız kaynaktan fazlaysa bu ülkenin gençlerinin geleceğe ilişkin umut var olmasını nasıl sağlayacaksınız? Eğitime kaynak aktarmadan bu ülke gençlerinin kendi geleceklerine ilişkin düşüncelerin pozitife dönmesini nasıl sağlayacaksınız? Tabii ki sağlayamayacaksınız. Bu yüzden atıfta bulunduğunuz yer her zaman 'Eğitime çok para harcıyoruz' diyorsunuz ama karşılaştırdığımız zaman bunun faiz harcamalarının bile çok gerisinde kaldığını net bir biçimde görüyoruz.

"2026 yılı bütçesi halk için yapılmış bir bütçe değildir"

Dolayısıyla gençlerin umut var olmasını sağlayacak bir şey var mı? Verilerden bunu göremiyoruz. Çiftçilerin umut var olmasını sağlayacak bir durum var mı? Verilerden bunu da göremiyoruz. Emeklilere vadedilen bir refah var mı? Emeklilerin milli gelirinden aldığı paya baktığımızda ya da onların ücret seviyesine baktığımızda bunun da olmadığını görüyoruz. O zaman diyebiliriz ki 2026 yılı bütçesi halk için yapılmış bir bütçe değildir. 2026 yılı bütçesi refah üretmek üzere hazırlanmış bir bütçe değildir. 2026 yılı bütçesi Türkiye'ye borç verenlerin tahsilatlarını rahat bir biçimde yapmalarını teminat altına alınmak üzere yapılmış bir bütçedir."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.