Gamze Taşcıer:

Gamze Taşcıer: "Sosyal Güvenlik Sistemi Bir Finansal Model Değil, İnsani Dayanışma Modelidir"

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, Sayıştay'ın Sosyal Güvenlik Kurumu 2024 yılı Denetim Raporu'na ilişkin "'EYT çıktı, prim-gelir dengesi bozuldu, insanlar erken yaşta emekli oluyor, kurum zarar etti, açık verdi' diyorlar. Kusura bakmasınlar ama bu millet bu filmi çok izledi. Unuttukları şey şu: Sosyal güvenlik sistemi bir finansal model değil, insani dayanışma modelidir. Bütçeden SGK’ya kaynak aktarmak da zarar değil, insan onuruna yatırımdır. Eğer o pay azalıyorsa da bu bir başarı değil; sosyal devletin geri çekilmesidir. Halktan gizlenen o taşınmazları, o borçları, o belediyeleri bu ülkenin meydanlarında konuşacağız. Rapor bükücülerin her daim peşinde olacağız" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşcıer, CHP Genel Merkezi'nde Sayıştay'ın Sosyal Güvenlik Kurumu 2024 yılı Denetim Raporunu'na ilişkin basın toplantısı yaptı. Sözlerine 10 Ekim Ankara Gar Katliamı'nın 10'uncu yılında hayatını kaybedenleri anarak başlayan Taşcıer şöyle devam etti:

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hafızası, kayıtlarında saklıdır. O kayıtları ne kadar doğru tutarsanız, yurttaşa da o kadar hesap verebilirsiniz. Bu bakımdan demokrasi yalnızca sandıktan ibaret değildir. Demokrasi, milletin vergisinin nereye harcandığını bilmesi, iktidarın da aldığı ve harcadığı her kuruşun hesabını halka vermesidir. İşte bu nedenle Sayıştay raporları, demokrasinin güvencesidir. Sayıştay raporları kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığını, kime hangi yollarla aktarıldığını ortaya koyması bakımından çok önemlidir. Ve 'hesap verilebilirlik' ilkesinin de özetidir. Sayıştay’ın Sosyal Güvenlik Kurumu’na ilişkin denetim raporu ise çürümeyi, sorumsuzluğu ve keyfiliği açık biçimde gözler önüne seriyor.

"SGK icra takibi de yapamıyor"

Bugün Sayıştay raporları, asli denetim işlevini yitirmiş, adeta denetleyenle denetlenenin ortak mutabakat metinine dönüştüğü pembe bir rapor haline gelmiştir. Emekçiyle, emekliyle, asgari ücretliyle sosyal diyaloğu kuramayan iktidar, iş kamu kaynaklarının nasıl kullanıldığının denetlenmesine gelince, üzerinde uzlaşılan kontrollü bulgularla kamuoyunu manipüle eder hale gelmiştir. 2024 SGK Denetim Raporu bize çok şey söylemektedir. Kurumun muhasebe sisteminden alacak takibine, iç kontrolden icra süreçlerine kadar her noktada ciddi aksaklıklar zincir gibi birbirine eklenmiş durumda. SGK’nın mali tabloları gerçeği yansıtmıyor. Bakın yaklaşık 49,7 milyar TL’lik tecil edilmiş alacak sistemde görünmüyor. Teminat kayıtları eksik, bozulan taksitlerin takibi yapılamıyor. Kısacası tahsil edilmesi gereken para buharlaşıyor. Bir bakkal bile veresiye defterini bu kadar kötü tutmaz. SGK bunu bile bir bakkalın tuttuğu veresiye defteri kadar beceremeyecek bir süreç işletiyor.

Sorun burada bitmiyor. Aksine başlıyor. SGK icra takibi de yapamıyor. 2019-2024 yılları arasında icraya intikal ettirilen dosya sayısı 5 buçuk milyonu geçmiş durumda. Alacak miktarı, 318 milyar liranın üzerine çıktı. SGK bu alacaklarının sadece üçte birini yani yaklaşık 108 milyar lirasını tahsil edebildi. Neden? Çünkü SGK’nın alacak yönetimi sorunlu. Ne yazık ki, insan kaynağı yetersiz ve giderilmesi için bir adım atılmıyor. 2014’te bin 280 olan icra memuru sayısı, 2023’te bin 146’ya düştü. Yani dosya sayısı katlanırken, icra memuru sayısı azalıyor. Bir icra memurunun önünde 5 binden fazla dosya var. Devletin alacağı var ama takip edecek memuru yok. 2024 Denetim Raporu’nda alacakların takibine ilişkin çok önemli bir başka tespit daha var. 2024 yılı içinde tam 169 milyarlık alacak icraya aktarılmış, bu tutarın sadece 53 milyar lirası tahsil edilmiş. Fakat bu devasa işlemlerin hiçbiri muhasebe kayıtlarında yer bulamamış. Böyle bir yapının varlığı, sosyal güvenlik sistemini ayakta tutamayacağı gibi tam olarak da içten içe çürütür.

Bugün SGK aynı zamanda Türkiye’nin en büyük gayrimenkul holdingine dönüştü. TOKİ ile deyim yerindeyse yarışacak kapasiteye ulaştı. 2019-2024 yılları arasında alacaklara karşılık haczedilen gayrimenkul sayısı 429 bini geçmiş durumda. Satışı gerçekleştirilen taşınmaz sayısı ise sadece bin 65. Türkiye’de bu kadar barınma krizi yaşanırken iktidar dar gelirliler ve emeklilere kiralık sosyal konutlar üretmek gibi zihni sinir projelerle uğraşırken çözüm aslında apaçık ortada. Dolayısıyla Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’dan da açlık sınırının altında nefes alma mücadelesi veren milyonlarca emekli adına şu soruların cevabını bekliyoruz: Bu kadar büyük bir gayrimenkul stoku varken neden kuruma düzenli gelir yaratılamıyor? Bu devasa stoktan emekliye, emekçiye kaynak yaratamayan üst akıl kim? Bu taşınmazlar kimin elinde, kim tarafından yönetiliyor, hangi usullerle değerlendiriliyor? Kaçı siyasi referanslı çevrelere devredildi? Bu stoktan yaratılabilecek gelir milyonların hayatına dokunacak miktarda olsa, emeklinin sofrasına sıcak bir yemek, torununa harçlık, kirasına nefes olacak düzeyde bir gelir, gençlerin geleceğine güvence, sağlık sistemine can suyu. Ama ne yapıyorlar? Yıllardır bu kaynağı atıl bırakıyorlar. Bu ülkenin alın teriyle biriktirilmiş varlıklarını, sanki bir kenarda unutulmuş gibi çürümeye adeta terk ediyorlar. Sonra da çıkıp 'Sırtlarında küfe taşımıyorlar. Kaynak yok' diyorlar. Görüyorsunuz ki, kaynak var. Var ama kötü yönetim yüzünden çürütülüyor, beceriksizlik yüzünden buharlaşıyor, siyasi tercihler yüzünden halka ulaşmıyor.

"SGK bir ticari işletme değildir; bir sosyal sigorta kurumudur"

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun amacı elbetteki kar elde etmek değil, toplumsal refahı korumak ve sosyal sürdürülebilmektir. SGK bir ticari işletme değildir; bir sosyal sigorta kurumudur. SGK’nın 2024 bilançosundaki 108 milyarlık fazlalık, işçilerin, emeklilerin, esnafın yaşamını kolaylaştırmıyor; çünkü bu kâr emekliye refah payı olarak dönmüyor, prim yükü azalmıyor, sosyal yardımlar artmıyor, kayıt dışılık düşmüyor. Tam tersine, kurum belediye borçlarını gizleyerek, tahsilat oranlarını düşürerek, finansal dengedeki bozulmayı örtmeye çalışıyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakan Vedat Işıkhan, geçtiğimiz aralık ayından beri, Belediyelerin SGK’ya olan prim borçları üzerinden kamuoyunu manipüle etmeye yönelik açıklamalarını sürdürmeye devam ediyor. SGK’nın özellikle belediyelerden ve belediye şirketlerinden olan prim alacaklarını tahsil etmekte zorlandığı, bu tahsilatlara ilişkin ayrıntılı veriler yıllardır SGK denetim raporlarında yer alıyor. 2020, 2021, 2022 ve 2023 raporlarında bu bulgular açıkça yazıyor. Peki ne oldu birden Cumhurbaşkanı Erdoğan çıktı ve sorunun kaynağı olarak CHP’li belediyeleri işaret etti ve 'Silkeleyin' talimatı verdi.

"Aynı dönemde, aynı kalemden AK Partili belediyeler toplamda ne kadar ödeme yaptı?"

2009’da belediyelerin yüzde 50’si, 2014’te yüzde 59’u AKP’li başkanlar tarafından yönetiliyordu. Bu borçlar sorun olmuyordu. Ancak 31 Mart’ta ikinci parti konumuna düştüklerinde işin rengi değişti. Tek adam açıkça siyasi talimat vermişken, CHP’li belediyelere aralıksız operasyon üstüne operasyon yapılırken, 19 Mart’ta bir sivil darbe girişimi yaşanmışken. Böyle bir siyasal iklimde yayımlanan 2024 Sayıştay raporunda ne beklenir? Tabii ki belediyelerin prim borçlarına ilişkin tek tek, kuruşu kuruşuna detaylı bulguların yer alması beklenir. Ama ne oldu? Sayıştay’ın 2024 Denetim Raporu’nda bu konuya ilişkin tek bir satır dahi yer almadı. Acaba denetim yapılıyor da rapor bükücüler saraya yaranmak için raporları değiştiriyor mu? O çok konuşulan 'belediye borçları' buharlaştı mı? Bugüne kadar hangi belediyeden ne kadar prim borcu tahsil edildiği, ne kadarının tahsil edilemediği, hangi belediyelerin ne zamandan beri borç biriktirdiği kamuoyuna açıklanmadı. Yani iktidar, bir yandan CHP’li belediyelere yönelik 'borçlu' algısını manşetlerden inşa ederken, diğer yandan devletin en kritik denetim raporunda bu borçlara dair tek bir rakamı bile yazdırmadı. ‘Silkeleyeceksiniz’ denilen CHP’li belediyelerden prim borçları tıkır tıkır, kuruşu kuruşuna yerinde keserken acaba diğer belediyelerden aynı tahsilatı yaptınız mı? Emekçiye ayrılmış bütçelere bloke konuldu mu? Konuldu. Hizmet ödenekleri kesildi mi CHP’li belediyelerin hesaplarına el uzatılırken Ak Partili belediyeler aynı işlem yapıldı mı? Ve bugüne kadar CHP’li belediyelerden bu yöntemle ne kadar kesinti yapıldı? Peki aynı dönemde, aynı kalemden AK Partili belediyeler toplamda ne kadar ödeme yaptı? İşte adalet tam da burada sınanıyor.

"SGK 2024 yılında bin 977 taşınmazı, prim borçlarına karşılık olarak almış"

Bir tarafta milim milim baskı uygulanan, kesinti yapılan, haciz gönderilen CHP’li belediyeler. Diğer tarafta borçları ya yapılandırılan ya da taşınmaz devriyle sessiz sedasız mahsuplaştırılan AKP’li belediyeler. Bir türlü açıklanmayan ve devlet sırrı gibi saklanan bu bilgiler devletin nasıl partizan bir araç haline getirildiğinin, kaynakların, yetki ve niyetin siyasi iktidarın elinde nasıl bir sopa olarak kullanıldığının fotoğrafıdır. Bakın altını önemle çizmemiz gereken bir konu daha var; Erdoğan’ın 'Silkeleyin' dediği, Vedat Işıkhan’ın ise 'Sosyal güvenlik sistemimizi, siyasetinize alet etmekten vazgeçin' diyerek sürekli gündemde tuttuğu belediye prim borçları ise o tarihe yaklaşık 73 milyar liraydı. Oysa SGK’nın 2024 sonunda icralık olan ve tahsil edemediği alacaklar tam olarak 210 milyar lira. Süresi içinde ödenmeyen idarî para cezaları, gecikme zamları ve katılım payları belediye prim borçlarının neredeyse üç katına ulaşmış durumda. Ama iktidarın gündeminde varsa yoksa CHP’li Belediyeler var. Oysa apaçık bir tablo daha var: SGK 2024 yılında bin 977 taşınmazı, prim borçlarına karşılık olarak almış. 178 tanesi kurum ihtiyacı için ama bin 799 tanesi satmak için alınmış. Alış bedeli olarak da 9,7 milyar lira ödemeye mahsup edilmiş. Bu taşınmazların kaçı cami, kaçı eğitim amaçlı, kaçı satılabilir durumda kimse bilmiyor. Daha da vahimi bu taşınmazların kaçı AKP’li belediyelerden alınmış, bu bilgi de yok. Niye yok? Çünkü bu iktidar, gerçeği halktan saklamakta ustalaşmış bir iktidar. Çünkü o taşınmazların büyük bölümü satılamaz, imarsız, atıl parseller. Çünkü en temel denetim mekanizmalarına açıkça siyasi müdahalede bulunuyorlar. Çünkü gerçekleri gizlemek zorundalar. Çünkü gerçekleri söylediklerinde kurdukları algı çökecek. Ancak tek adam rejiminin özellikle belediyelerin prim borçları üzerinden sürdürdüğü tartışma sorunu çözmek yerine suçu başkasına atma refleksidir. 'İstikrar', 'popülizme düşmeme' ve 'emekliyi ezdirmeme' gibi pozitif kavramları öne çıkararak bir meşruiyet zemini kurmaya çalışıyorlar.

"Rapor bükücülerin her daim peşinde olacağız"

CHP’li belediyeleri de hedef göstererek hem sorumluluktan kaçıyor hem de Türkiye’nin birinci partisini itibarsızlaştırmaya çalışıyorlar. 'EYT çıktı, prim-gelir dengesi bozuldu, insanlar erken yaşta emekli oluyor, kurum zarar etti, açık verdi' diyorlar. Kusura bakmasınlar ama bu millet bu filmi çok izledi. Unuttukları şey şu: Sosyal güvenlik sistemi bir finansal model değil, insani dayanışma modelidir. Bütçeden SGK’ya kaynak aktarmak da zarar değil, insan onuruna yatırımdır. Eğer o pay azalıyorsa da bu bir başarı değil; sosyal devletin geri çekilmesidir. Halktan gizlenen o taşınmazları, o borçları, o belediyeleri bu ülkenin meydanlarında konuşacağız. Rapor bükücülerin her daim peşinde olacağız."

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.