TUNCELİ DEVLET HASTANESİ RADYOLOJİ UZMANI KAYA: HER 8 KADINDAN 1’İ, MEME KANSERİNE YAKALANIYOR”

TUNCELİ DEVLET HASTANESİ RADYOLOJİ UZMANI KAYA: HER 8 KADINDAN 1’İ, MEME KANSERİNE YAKALANIYOR”

Tunceli Devlet Hastanesi radyoloji uzmanı doktor Serhat Kaya, ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğunu belirterek; “Türkiye’de her yıl 25 bin meme...

HÜSNİYE KARAKOYUN 

Tunceli Devlet Hastanesi radyoloji uzmanı doktor Serhat Kaya, ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olduğunu belirterek; “Türkiye’de her yıl 25 bin meme kanseri tanısı konmaktadır. Maalesef her 8 kadından 1’i bu kanserle hayatının bir döneminde tanışacaktır” açıklamasını yaptı.

Her yıl ekim ayının, tüm dünyada; meme kanseri farkındalık ayı olarak belirlendiğini söyleyen ve erken teşhisin önemli olduğu vurgulayan Tunceli Devlet Hastanesi radyoloji uzmanı doktor Serhat Kaya, ANKA Haber Ajansı’na şu açıklamaları yaptı:

“Kadınlarda en sık görülen kanser, meme kanseri olup yıllar geçtikçe bu kanseri erken evrede saptamak daha kolay hale gelmiştir. 2018 yılında dünyada 2 milyondan fazla kadına meme kanseri tanısı konmuştur. Türkiye’de her yıl 25 bin meme kanseri tanısı konmaktadır. Maalesef her 8 kadından 1’i bu kanserle hayatının bir döneminde tanışacaktır.

"ERKEN TEŞHİS HAYAT KURTARIR"

Kişilerin yapması gereken, öncelikle her ay kendini muayene etmektir. Bu muayeneyi banyo öncesi ya da sonrası, banyoda ayna karşısına geçip yapabilirler. Muayene edecekleri meme tarafındaki kolu, baş üstüne koyup diğer elleri ile yavaş yavaş parmak uçları ile dokunarak muayene yapılır. Bu muayene şeklini öğrenmek isteyen kişilere KETEM’de detaylı bir şekilde öğretilmektedir.

Meme kanserinin en sık belirtisi, ele gelen kitledir. Meme başında çekinti, kanlı meme başı akıntısı, memede portakal kabuğu benzeri şekil değişikliği ve koltuk altında ele gelen kitle diğer meme kanseri semptomlarından bir kaçıdır. Bu semptomları olan hastalar kısa sürede bir doktora başvurmalıdır. Pandeminin başından beri bazı hastaların bu semptomları olsa da hastaneye başvurmadığını ve hastaneye gelmekten korktuklarını fark ettim. Yaklaşık 3 hasta memede ele gelen kitlesi olduğunu ve zamanla büyüdüğünü fark etmiş ve pandemi nedeniyle hastaneye başvurmamışlardı. Bu 3 hastaya da meme kanseri tanısı konuldu. Maalesef zaman geçtikçe kanserin evresi artmakta ve tedavi olasılığı gittikçe azalmaktadır. Bu yüzden böyle semptomları olan hastalar pandemi döneminde olsa bile kendi önlemlerini alarak doktora başvurmalıdır.

20-40 yaş arasındaki kadınlar 2 yılda bir rutin doktor kontrolüne tarama amaçlı gidebilirler. 40-69 yaş arası kadınlar ise yıllık doktor kontrolüne gitmelidir. 40 yaş üzeri kadınlara Mamografi ile tarama yapılmaktadır. Kendi gözlemim, halkımızın genel olarak mamografiden korktuğu ve bu tetkiki yaptırmak istememesidir. Bunun nedeni ise memenin cihaza sıkıştırılarak yapılması sonucu oluşan ağrı ve bu tetkikte radyasyon olmasına bağlanmaktadır. Yıllar geçtikçe bu cihazlardaki radyasyon miktarı minimale indirilmiştir. Meme kanseri saptamada önemli rolü olan bu görüntüleme tekniğinin yerini başka bir yöntem alamaz. Bu yüzden sağlık bakanlığı 40 yaş üzeri kadınlara 2 yılda bir bu tetkiki ücretsiz olarak yapmaktadır. 40 yaş üzeri her kadın hastaneye veya KETEM’e giderek bu filmi çektirmesi kanserin erken saptanması açısından çok önemlidir.

Meme kanseri saptamada diğer görüntüleme yöntemi ultrasondur. Bu tetkikte radyasyon bulunmaz.  Kitle saptamada başarılı olan bu yöntem, aynı zamanda biyopsi yapılmasına ve tanı konmasına da yardımcı olmaktadır.

Zamanla meme MRG de görüntüleme yöntemlerine eklenmiş olup erken dönemde bu hastalığı saptamak daha kolay hale gelmiştir. Gerek görülen vakalarda bu görüntüleme yöntemine de başvurulmaktadır. Yaklaşık 30-40 dakika süren bu tetkik de hastanemizde yapılmaktadır.

Memede saptanan her kitle kötü karakterli yani kanser değildir. Bu kitlelerin bir kısmı iyi huylu olup sadece takip edilmesi yeterli olacaktır. Kötü huylu olanlara ise biyopsi yapılması gereklidir. Yine halk arasında yanlış bilinen şeylerden biri, kitleden biyopsi alınırsa o kitlenin yayılacağı inanışıdır. Memede hiçbir kitle biyopsi alındığı için yayılmaz. Hastaya doğru tanı konulması için bu yöntem şarttır.

Meme kanseri risk faktörlerinden yaşam tarzıyla ilişkili nedenler bulunmaktadır. Obezite, yeterli fiziksel aktivite yapmamak, alkol kullanmak bunlardan birkaçıdır. Bu kanserin risk faktörlerinden değiştirilemeyecek olanlar ise belirli kalıtsal genlere sahip olmak, ailede meme kanseri öyküsünün olması, erken adet görmeye başlamak, yoğun meme dokusuna sahip olmaktır.

Her hastada bu hastalığın tedavisi: tümörün yeri, tümörün evresi, hastanın yaşı ve hastanın ek sağlık problemlerine bağlı olarak değişmektedir. Meme kanserinde cerrahi, ilaç tedavisi (kemoterapi), ışın tedavisi (Radyoterapi) gibi yöntemler kullanılmaktadır.

KANSERDEN KORUNMAK İÇİN NELER YAPABİLİR?

Sağlıklı beslenme alışkanlıkları, spor yapma, alkol-sigara kullanılmaması ve sağlıklı kiloda kalma bu yöntemlerdendir. Ayrıca 2 yıl emziren annelerde bu kanserin daha az olduğunu savunan çalışmalar bulunmaktadır.

Bu hastalık sadece kadınlarda değil, erkeklerde de görülmektedir. Erkek hastalar da memelerinde bir değişiklik veya kitle olduğunu fark ettiğinde hızlıca bir doktora muayene olmalıdır.

Her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhis ve tedavi hasta hayatını çok etkiler. Bu yüzden semptomu olmayan hastalar tarama programlarına katılmalıdır. Semptomu olan hastalar ise doktora başvurmalıdır. Erken teşhis hayat kurtarır.”

 

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.