
Suat Özçağdaş: Değil Vali, İçişleri Bakanı’nın Da Cumhurbaşkanı’nın Da Bir Siyasi Partinin Mekanını Kabul Etmemesi Gibi Bir Durumu Söz Konusu Değil
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, İstanbul Valiliği'nin eski İstanbul İl Başkanlığı binasının çalışma ofisi olarak kullanılmasını kabul etmediği iddiasına ilişkin "Değil Vali, İçişleri Bakanı’nın da Cumhurbaşkanı’nın da bir siyasi partinin mekânını kabul etmemesi gibi bir durumu söz konusu değil...Tüm siyasi partiler gibi binamızı nasıl kullanacağımıza biz karar veririz. Biz bildirimimizi yaptık. 'Ben bunu görmüyorum. Ben buna bir bakayım, bu nasıl olacak anlayayım', şu an itibarıyla bu bir işgal görüntüsüdür. İstanbul Valisi'nin böyle bir yetkisi yok" dedi.
Mahkeme kararıyla CHP İstanbul İl Yönetimi'ne Gürsel Tekin'in geçici olarak görevlendirilmesi üzerine yaşanan gelişmeler sonrası CHP Genel Merkezi tarafından Genel Başkan Özgür Özel'in İstanbul'daki çalışma ofisi olarak kullanılmasına karar verilen Sarıyer'deki eski CHP İstanbul İl Başkanlığı içinde ve önünde hareketlilik devam ediyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, Özgür Özel'in İstanbul'daki çalışma ofisi önünde yaptığı açıklamada şöyle konuştu:
"Burada bir grup milletvekilimiz, Parti Meclisi üyemiz var. Yukarıda çok sayıda Genel Başkan Yardımcımız, milletvekilimiz, Parti Meclisi üyemiz var. CHP Genel Başkanlık Çalışma Ofisimizde süreci devam ettiriyoruz. Sizin de gördüğünüz gibi hiçbir karar olmamasına rağmen, Siyasi Partiler Kanunu’nun parti genel merkezimize ve tüm partilerin genel merkezine açıkça verdiği bir yetki olmasına rağmen şu an itibarıyla parti binamız giriş ve çıkışa kapatılmış durumda. Sol tarafta birtakım engeller, barikatlar, TOMA’lar, yollar kapanmış durumda. İstanbul'un ana arterlerinden birisi birkaç gündür keyfi olarak kapatılmış durumda.
"Bu binanın derhâl açılması lazım"
Buraya düne kadar partimizin üst yöneticileri, Parti Meclisi üyeleri dahi giremediler. Bugün itibarıyla hâlâ ilçe başkanlarımız giremiyorlar, Kadın Kolları başkanlarımız, Gençlik Kolları başkanlarımız giremiyorlar. Hepinizin bildiği gibi aslında siyasi parti binaları sadece o partinin üyelerine açık yerler değildir. Yurttaşlar da gelir, dertlerini söylerler. İsteklerini, önerilerini, projelerini, hayallerini dile getirirler. Cumhuriyet Halk Partisi olarak böyle bir imkândan mahrum bırakılıyoruz. Dün İstanbul Valisi Sayın Davut Gül ile görüşüldü. Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gerekli başvuruları yaptık. Bu binanın derhâl açılması lazım. İçinde, dışında, önünde, arkasında, her yerde polislerin olduğu bu binanın ülke demokrasisine, ülkemizin hukuk ortamına bir yararı yok. Dolayısıyla bu yanlıştan süratle vazgeçilmesini önemsiyoruz."
"Bunun hiçbir prosedürde karşılığı yok"
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Özçağdaş, "Valiliğin burayı çalışma ofisi olarak kabul etmediğine dair, yani bekletildiğine dair bir kararın bilgisi var. Doğru mu" sorusu üzerine şunları söyledi:
"Tüm nezaketimle söylemek istiyorum: Değil Vali, İçişleri Bakanı’nın da Cumhurbaşkanı’nın da bir siyasi partinin mekânını kabul etmemesi gibi bir durumu söz konusu değil. Siyasi partiler, Siyasi Partiler Kanunu’na göre yönetiliyorlar. Bunu bir inatlaşmayla söylemiyorum. Siyasi Partiler Kanunu diyor ki: 'Parti genel merkezleri çalışma alanlarını belirler.' Biz de bu çalışma alanı bizim mülkümüz, burası. Bu çalışma alanını genel başkanlık çalışma ofisi belirledik. Çünkü Genel Başkanımız Özgür Özel muhtemelen parti tarihinde en çok İstanbul’da çalışan genel başkanımız yaşanılan yargı darbesi nedeniyle. O yüzden bu binaya bu şekilde bir kullanım kararı aldık. Bunun hiçbir prosedürde karşılığı yok. Biz bildirimini yaparız.
"Şu an itibarıyla bu bir işgal görüntüsüdür"
Bir de başka bir şey düşünün. Bunun bir özel mülkiyet tarafı da var. Bu bina Cumhuriyet Halk Partisi’nin. Şöyle düşünsenize: İki tane eviniz var. Birisi Üsküdar’da, öbürü Küçükçekmece’de. Üsküdar’da oturuyorsunuz. Sonra Küçükçekmece’de oturmaya karar veriyorsunuz. E ne yaparsınız? İkametgâhınızı alır geçersiniz, değil mi? Valilik size şöyle söyleyebilir mi? 'Hayır, sen Üsküdar’da otur ama Küçükçekmece’ye gidemezsin.' Ya bunlar yani hakikaten siyaseti belirli bir nezaket sebebiyle de yapmaya çalışıyoruz ama artık tamamen deli saçması bir durum haline gelmiş durumda. Sayın Vali'nin yetkili olduğu işler var. Hiç kimsenin yetkili olmadığı işler var. Bu, hiç kimsenin yetkili olmadığı işlerden biri. Burası bir Cumhuriyet Halk Partisi binası. Tüm siyasi partiler gibi binamızı nasıl kullanacağımıza biz karar veririz. Bize düşen bir görev var. O da şudur: Siyasi partilerin bu tür işlemlerinin bildirilmesinden sorumlu olan merciler var. Biz de bildirimimizi yaptık. 'Ben bunu görmüyorum. Ben buna bir bakayım, bu nasıl olacak anlayayım.' Şu an itibarıyla bu bir işgal görüntüsüdür. İstanbul Valisi'nin böyle bir yetkisi yok. Kendisini bu ilin, Türkiye’nin, dünyanın en büyük illerinden birinin valisi olarak kanunlara riayet eder şekilde bu kenti yönetmeye davet ediyorum."
Tanrıkulu: "Valiye buradan sesleniyorum, bu konuda bir takdir hakkı yok kendisi atanmış memurdur"
"YSK önemli bir karar aldı dün, 'Olağanüstü İstanbul İl Kongresi yapılabilir' dedi. Önceden de ilçe kongreleri yapılabilir demişti. Dün alınan kararı nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu yanıtlayan CHP Diyarbakır Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, şöyle konuştu:
"Öncelikle yani bu binanın bu görüntüsünün sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi’dir. Sonuçta buraya atanmış Vali, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasi iradesinin dışında kendi takdir aklını kullanmıyor. Doğrudan doğruya AK Parti’nin, Adalet ve Kalkınma Partisi’nin siyasi iradesiyle burayı işgal görünümü altında tutturuyor. Dolayısıyla Vali'ye buradan sesleniyorum, bu konuda bir takdir hakkı yok kendisi atanmış memurdur. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’nin bu bildirimini kaydedip işlem yapmak zorundadır. Her geçen zaman görevi ihmal değil, görevi kötüye kullanmadır Sayın Vali bakımından. Bunu da bir avukat olarak kendisine hatırlatıyorum. Dolayısıyla bu işgal görüntüsünün sorumlusu da bu ortamda kendisidir. İdari olarak ama siyasi olarak bu görüntünün sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi’nin liderliğidir. Onların karar alma organlarıdır.
"Bu görüntünün sorumlusu olmaktan artık vazgeçin"
İkinci olarak YSK ile ilgili de şunu söyleyebilirim değerli arkadaşlar: Sonuçta YSK, kurallar uyarınca, Siyasi Partiler Yasası uyarınca ve CHP’nin tüzüğü uyarınca yapılmış, usulüne uygun olarak yapılmış başvuruyu kabul etmek durumundaydı ve kabul etti. Sonuçta hem İstanbul’da hem de Ankara’da olağanüstü kongre ve kurultay sürecimiz başlamıştır. Bu da sonuç itibarıyla Cumhuriyet Halk Partisi delegelerinin iradesine herkesin saygı duyması lazım. YSK üzerine düşeni bu konuda yapmıştır. Kongre sürecimiz de başlamıştır. Dolayısıyla benim buradan çağrı heyetine de kayyuma da çağrım: Bu görüntünün sorumlusu olmaktan artık vazgeçin."
"Herhangi bir kayyum heyeti burada çalışma hakkına sahip değil"
Özçağdaş, "Gürsel Tekin nerede çalışacak?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
"Burada olduğuna dair bir bilgi bizde yok. Zaten bu bina İstanbul İl Başkanlığı değil. Kendisi eğer bir kayyum görevi yerine getirecekse Bahçelievler İlçe Başkanlığımızda olan binayı kullanacak. Oraya gidebilir. Burada çok sayıda hukuksuzluk var. Dün burada 30 kişilik bir listeden bahsediliyor. 30 kişilik listeyle bir binaya giriş çıkışı yasaklamak kanunun, hukukun neresinde var? Biz sonuç itibarıyla ülkenin içinde bulunduğu durumları da gözeterek bu rezilliğin bir an evvel ortadan kalkmasını istiyoruz. Herhangi bir kayyum heyeti burada çalışma hakkına sahip değil şu anda. Onlar ikinci kattalar. Geliyorlar, gidiyorlar. Çünkü burası bir polis tarafından güvenlik altına alınmış bir yer olduğu için şu an itibarıyla buranın girişini, çıkışını, kontrolü bizde değil. Yani örneğin bu partiye 30 yılını, 40 yılını, 50 yılını vermiş eski bir milletvekili iseniz, eski bir ilçe başkanı iseniz, yeni bir ilçe başkanı iseniz bu binaya giremiyorsunuz. Ama birtakım insanlar, kim oldukları belli değil, giriyorlar, çıkıyorlar. Buraya su getirmek için bile bir kamyonla su getirebilmek için bile dünya mesai harcıyorsunuz. Plakasına 'koruma' yazan bir plakayla vızır vızır geliyorlar, gidiyorlar. Dolayısıyla baştan sona rezillik, baştan sona hukuksuzluk."
Tanrıkulu: "CHP’nin hangi binada çalışacağına dair takdir valiye ait değil"
Tanrıkulu, açıklamanın devamında İstanbul Valisi Davut Gül'e şu çağrıyı yaptı:
"Keşke içeri girebilseniz, içerideki görüntüyü görseniz. Her katta 40-50 polis memuru var. Yerlerde oturmuşlar, koltuklarda oturmuşlar. Gerçekten perişanlar yani. Onlar da perişan. Şimdi bu polis memurlarının burada ne işi var gerçekten? Bu sıcak ortamda. Yani burada ne var? İstanbul asayiş problemi bitti mi? İstanbul’da uyuşturucu problemi bitti mi? Ne işleri var bu kadar polis memurunun burada? Yani CHP’yi niye işgal etmişler? Neden? Yani Gürsel Tekin’in nerede oturacağı CHP’nin problemi mi ya? Ya da polisin problemi mi nerede oturacağı?
Bir kez daha buradan sesleniyorum: Sayın Vali’ye sesleniyorum. CHP’nin yaptığı başvuru ile ilgili takdir hakkı yoktur. İşleme almadığı her saniye görevi kötüye kullanma suçudur aynı zamanda. Dolayısıyla CHP’nin yaptığı başvuruyu değerlendirip kayıt altına alması gerekiyor ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na bildirmesi gerekiyor. CHP’nin hangi binada çalışacağına dair takdir valiye ait değil, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne ait değil. CHP’ye ait tabii ki. Bu bina kime aitse ona ait."
"Hukukun üstünlüğü çerçevesinde madem bu kadar da hassaslar, Anayasa Mahkemesi kararlarına uysunlar, gereğini yapsınlar" diyen Özçağdaş da şunları ifade etti:
"Adalet ve Kalkınma Partisi saray iktidarının hukuka karşı çok hassas olduğunu görüyoruz. Madem ki mahkeme kararlarına bu kadar hassaslar, Anayasa Mahkemesi'nin almış olduğu karar doğrultusunda Can Atalay ve Tayfun Kahraman için de 5 bin polis değil, sadece Numan Kurtulmuş’un, çalıştırılması marifetiyle işlerin yürütülmesini bekliyoruz. Türkiye’de uygulanmayan çok sayıda yargı kararı var. Hukukun üstünlüğü çerçevesinde madem bu kadar da hassaslar, Anayasa Mahkemesi kararlarına uysunlar, gereğini yapsınlar."
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.