KAYSERİ BARO BAŞKANI KÖSE: "AVUKATLAR MUTSUZ VE UMUTSUZ. BÜRO AÇAMAYAN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR"

KAYSERİ BARO BAŞKANI KÖSE: "AVUKATLAR MUTSUZ VE UMUTSUZ. BÜRO AÇAMAYAN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR"

Kayseri Baro Başkanı Ali Köse, “Avukatların büyük bir kısmının mutsuz ve umutsuz olduğunu” söyledi. Köse, “Güçlü savunma, güçlü yargıya doğurur....

DAVUT GÜLEÇ

Kayseri Baro Başkanı Ali Köse, “Avukatların büyük bir kısmının mutsuz ve umutsuz olduğunu” söyledi. Köse, “Güçlü savunma, güçlü yargıya doğurur. Güçlü yargı, tarafsız yargıdır. Ama avukatın aynı zamanda ekonomik manada da güçlü olması gerekir. Büro açamayan meslektaşlarımız var” dedi.

Kayseri Baro Başkanı Ali Köse, avukatların durumları ile ilgili açıklamalar yaptı. Köse, şunları söyledi:

"Yargı dediğimiz zaman devletin üç fonksiyonundan bir tanesi ve en önemlisi. Bağımsız olması gerekeni. Avukatlık kavramını, yargı içerisinde tek tarafsız ve bağımsız meslek grubu olarak tanımlıyorum ve görüyorum. Avukatların da çatı organı barolardır. Baroların da bağımsız ve özgür olmaları lazım. Yargılama sürecinde avukata getirilebilecek herhangi bir engel, aslında hakkını arayan vatandaşa getirilen bir engel olarak karşımıza çıkar.

"AVUKATLIK MESLEĞİ, BAROLARIN TOPLUMSAL HUZUR VE BARIŞI AÇISINDAN ÖNEMLİ"

Avukatın ekonomik anlamda da güçlü olması gerekir. Ekonomik anlamda rahat olması gerekir. Bu konuda da devletin gerekli önlemi alması zorunludur. Bu konuda vergisel düzenlemeler yapılabilir. Ücretlerle ilgili düzenlemeler yapılmalıdır. Bu nedenle avukatın hem ekonomik hem de yargısal süreç içerisinde güçlü olması yargının bağımsızlığının en önemli şartı olarak görülmektedir. Hem avukatlık mesleği hem baroların toplumsal huzur açısından da toplumsal barış açısından da önemleri çok farklı.

"BAĞIMSIZ OLMAK KADAR BAĞIMSIZ GÖRÜNMEKTE ÖNEMLİ"

Yargıya güvenin olduğu ortamlarda ve toplumlarda da huzur ve barış elbette ki mutlak olacaktır. Şu anda yargı bağımsızlığı ile ilgili çeşitli sorunlarımız var. Bağımsız olmak kadar bağımsız görünmek de önemli. Yargının temel olarak bağımsız ve tarafsız olarak Anayasal olarak güvence altında alınmış olduğunu görmekle beraber onun aslında somutlaşması gerekli.

"YASAMA VE YÜRÜTMENİN YARGIYA MÜDAHALE ETMEMESİ LAZIM"

Yasama ve yürütmenin yargıya müdahale etmemesi lazım. Bu tamamıyla, vicdaniyle karar vermesi gerekiyor. Bu konudaki sorunları hiçbir kaprisle, siyasi düşünce ayrımı yapmaksızın ön yargısız bir şekilde ele almalıyız. Bu nedenle de herhangi bir ideolojik kamplaşmayla değil hukuku temel alarak yargı bağımsızlığı idealine doğru devam ederek yürümeliyiz.

"YARGI BAĞIMSIZLIĞI İLE İLGİLİÇEŞİTLİ SORUNLARIMIZ VAR"

Şu anda Türkiye’de yargı bağımsızlığı ile ilgili çeşitli sorunlarımız var. Bu konu sonuç itibariyle de yargıya güvenle ilgili toplumumuzda ciddi soru işaretleri de ortaya çıkartıyor. Sonuç olarak toplumsal huzursuzluklara yol açabileceğini düşünüyorum. Bunda hiçbir ayrım yapmaksızın bir siyasi düşünmeksizin hukuk temelli yargı bağımsızlığını temel almamız gerekir.

"ADLİ YARDIMLARLA İLGİLİ MÜRACAATLAR ÇOK FAZLA"

Adli yardımlarla ilgili müracaatlar çok fazla. Evet ekonomik sıkıntı vatandaşlarımızda da ciddi sonuçlar doğuruyor. Sonra adli yardımla ilgili biz kamudan gelen kaynağı hizmet olarak vatandaşlarımıza sunuyoruz. Asgari ücret tarifesiyle ilgili olarak yapılan ödemeyle meslektaşlarımız hizmet vermekte. Elbette bu ekonomik sıkıntıyla ve nüfusun da artışıyla ve belli, özellikle aile hukuku ile ilgili uyuşmazlıklarında çoğalmasıyla ilgili olarak sonuç diye düşünüyorum ben. Tabi ekonomik huzurda olursa oranında elbette azalma imkânı söz konusu olacaktır.

"DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ENGELLEYİCİ DÜZENLEMELER HUKUK TEMELİNDE SIKINTILI SONUÇLAR VERİR"

Düşünce özgürlüğünü koruyarak, ama kimsenin ve kişisel alanına saldırmaksızın o düzeni yapmamız gerekir, düzenlemeleri yapmamız gerekir. Düşünce özgürlüğünü engelleyici düzenlemelerin hukuk temelinde sıkıntılı sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Hukuk temelinde sıkıntılı sonuçlar vermesinin ötesinde ülkemizin saygınlığı noktasında da sorunlara yol açabilir. Toplumsal hukuk noktasında da sıkıntılara yol açabilir. Ama şunu da belirtmek gerekir. Herkesin de kişisel hakları var. Oraya da kimsenin dokunmaması gerekir. Kişisel haklara kimsenin hakaret veya saldırıyı yapmaması gerekir.

"SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ"

Elbette sosyal medyada olsun, basınımızda olsun medya dediğimiz genel olarak dediğimiz kavram veya yayın organlarında olsun bazen bunu kötü niyetli demiyorum ama -insanları kötü niyetli olarak algılamamak gerekir- dozun kaçırıldığını, bazen yanlış bilgilerin elden ele çok hızlı bir şekilde yayıldığını görmekteyiz. Bu konu ile ilgili de çeşitli önlemlerin alınması elbette normaldir, ama tekrar belirtiyorum bunun hukuk temelli olması gerekir. Bir ikincisi de düşünce özgürlüğünü ortadan kaldıracak şekilde yer almaması lazım.

"SİYASETLE YARGIYI AYIRT ETMEMİZ LAZIM"

Siyasetle yargıyı ayırt etmemiz lazım. Bu konuda ne yazık ki iktidarın da ötesinde mesela HSK’ya üye seçerken yasama organının nitelikli çoğunlukla seçmesine ilişkin Anayasal hükmü siyasal partiler kendi aralarında herhalde anlaşarak, kendi aralarında paylaşarak o seçim işlemi yapıldı. O da doğru değildi. Anayasa’nın burada amacı, sadece bir siyasi partinin HSK’ya üye seçmesini değil birden çok siyasi partinin birleşerek seçebilmesini ve HSK üyelerinin siyaset dışından, siyasal bağlantılar dışından seçilmesini öngörüyordu.

"YASAMA ORGANI DEĞİŞİK BİR HAREKET TARZI GELİŞTİRDİ"

Ama bizim yasama organımız ne yazık ki değişik bir hareket tarzı geliştirdi burada. Yasamanın olsun, yürütmenin olsun yargıya tahakküm etmemesi gerekir. Siyaset kavramı elbette toplum içinde olmalı. Siyasal iktidarı, siyasi partilerden oluşması noktasında hiçbir kaygımız olmamalı ama yargı bağımsızlığı kavramını da yürütme ve yasamadan ayrı olarak ele almamız gerekiyor. Çünkü yargı dediğimiz organ yürütmeyi de denetleyebilen bir organ. Yasamayı da denetleyebilen bir organ. Kuvvetler ayrılığı dediğimiz çağdaş anlamda artık yargının tamamen bağımsızlığını sağlamamız gerekiyor.

"AVUKATLAR MUTSUZ VE UMUTSUZ"

Gerçekten ciddi manada avukat söz konusu. Ve bu avukatların büyük kısmının mutsuz olduğunu ve umutsuz olduğunu ben gözlemledim. Biraz önce bahsettim. Avukatın yargısal görevlerini yaparken elbette özgür, bağımsız ve güçlü olması gerekir. Güçlü bir savunma güçlü bir yargıyı doğurur. Güçlü yargı tarafsız yargıdır. Ve tarafsız yargı da toplumsal huzura ve hukuk devletine giden yolu açar. Ama avukatın aynı zamanda ekonomik manada da güçlü olması gerekir. Ekonomik manada güçlü olmayan avukatlarımızı gördük. Çok ciddi kayıplarda yaşadık biz Kayseri’de, Türkiye’de. Vicdanımız da o konuda çok sızlıyor.

"BÜRO AÇAMAYAN MESLEKTAŞLARIMIZ VAR"

Evet büro açamayan meslektaşlarımız var. Şu anda mesela hakimlik sınavına hazırlanmış, bir daha hazırlanıyor. KPSS, kamu personeliyle ilgili sınava hazırlanıyor. Evinde çalışmaya çalışıyor. Ondan sonra, o şekilde de çalışılma imkanı ne yazık ki çok zor ve yok.  Hukuken de sıkıntılı. Bu konuda baro olarak yapabileceğimiz şeyleri elbette yapacağım ama bunu makro ölçekte iktidar boyutuyla yapılması gerekiyor.

"HUKUK FAKÜLTELERİ VE KONTENJANLARI AZALTILSIN"

Hukuk fakültesi sayısı ve kontenjanlarının ivedi indirilmesi lazım. Ondan sonra ve meslektaşlarımıza belli güvencede bir meslek hayatının sağlanmasıyla ilgili ekonomik temellerin atılması lazım. Ondan sonra somut adımların derhal atılması lazım."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.