Gamze Taşcıer’den, Bakan Vedat Işıkhan’a: Daha Kaç Emekçi Ölmeli Ki, Siz Sorumluluk Hissedip İstifa Etmeyi Düşünesiniz?
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Gamze Taşcıer, Kocaeli’nin Dilovası İlçesi’nde yaşanan iş cinayeti hakkında yazıl bir açıklama yayımladı. Hayatını kaybedenler arasında çocuk yaşta iki çalışanın olduğuna dikkati çeken Taşcıer, “Çocuk yaşta emekçiler, denetimsizliğin ve güvencesizliğin ortasında can verdi; bu facianın sorumlusu yalnızca patron değil, çocuk emeğini görmezden gelen ve yasal düzenlemelerle meşrulaştıran iktidarın sömürü düzendir. CİMER’e defalarca şikâyet edilen bu işyeri hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı denetim yapmış mı? Sorumluluk birkaç kişiye yıkılıp dosya kapanacak mı, yoksa bakanlık bürokrasisinin zincirleme ihmali de soruşturulacak mı? Bedeli bu kadar ağır bir cinayet karşısında Bakanlık “müfettiş görevlendirdik” açıklamasıyla yetiniyorsa, söyler misiniz, bu ülkenin kadınları ve çocukları kaç defa daha ölmeli ki, siz o koltuktan kalkmak zorunda kalasınız?” sorularını yöneltti. Taşcıer’in açıklaması şu şekilde:
“Kocaeli Dilovası’nda bir parfüm dolum atölyesinde çıkan yangın ve sonrasındaki patlamada yaşamını yitiren emekçilerin acısı yüreklerimizi yaktı. Bugün bir kez daha kadın emeği, güvencesizliğin, ihmalkârlığın ve kontrolsüz üretim anlayışının bedelini canıyla ödedi.
Bu acının içinde bir başka karanlık gerçek daha var! Yaşamını yitirenler arasında çocuk yaşta emekçiler de bulunuyor. Henüz hayatı tanıyamadan, çocukluklarını, gençliklerini yaşayamadan üretim bantlarının, yanıcı kimyasalların ve kontrolsüz atölyelerin ortasında can verdiler.
Bu tablo, yalnızca işçi sağlığı ve iş güvenliğinin değil, çocuk emeği sömürüsünün de bu ülkede nasıl olağanlaştığını gösteriyor. Okul sıralarında olması gereken çocuklar, geçim derdine ve sistemin adaletsizliğine teslim edilerek iş cinayetlerinin en kırılgan kurbanlarına dönüşüyor.
Türkiye’de işçi sağlığı ve iş güvenliği politikaları kâğıt üzerinde kalmaktan öteye geçemiyor. Denetim mekanizmaları zayıf, işyerleri kontrolsüz, çalışanlar korumasız. İnsan hayatı üretim maliyetlerinin içinde en kolay feda edilen kalem hâline geldi. Parfüm kokusuna karışan yanık beden kokusu, emeği itibarsızlaştıran bu düzenin yüzüne çarpılmış en ağır gerçektir. Her yıl yüzlerce emekçi, aynı ihmaller zincirinde yaşamını yitiriyor; çünkü bu sistem insan yerine, gözü dönmüş kârı merkezine alıyor.
Bu facianın sorumluluğu birkaç kişiyle sınırlanamaz. Bu, denetimsizliği yönetim biçimi hâline getiren anlayışın ürünüdür. Her ihmali görmezden gelen kurum, her eksik rapora göz yuman yönetici, her kontrolü erteleyen siyasetçi bu tablonun paydaşıdır. Eğer bu ülkede adalet arayacaksak, önce emeği korumaktan vazgeçen, çalışma hayatını taşeronlaştıran, insanı istatistik tablosuna indirgeyen o anlayışla hesaplaşmak zorundayız. Bu katliamın sorumluluğu yalnızca birkaç kişiyle sınırlı tutulamaz. Bu, denetimsizliği yönetim tarzına dönüştüren, emeği ucuzlaştıran ve işçiyi rakama indirgeyen bir sistemin ürünüdür.
Bir soruşturma başlatılacaksa, bu ülkeyi bu kadar denetimsiz, bu kadar ihmalkâr, bu kadar ucuz emek cennetine çeviren anlayıştan başlanmalıdır. Öncelikli adres Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’dır! Çünkü her eksik denetim, her görmezden gelinen rapor, her sessizlik, bu ölümlerin hazırlayıcısıdır. Biz, emekçinin canının kıymet gördüğü, üretimin yaşamla barıştığı bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.