ESKİ TURİZM BAKANI YÜCEL'DEN '2020 TURİZM RAPORU' YORUMU: "TÜRKİYE SADECE FİYAT İNDİREREK REKABET ETME ŞANSI YAKALAMAYA ÇALIŞIYOR"

ESKİ TURİZM BAKANI YÜCEL'DEN '2020 TURİZM RAPORU' YORUMU: "TÜRKİYE SADECE FİYAT İNDİREREK REKABET ETME ŞANSI YAKALAMAYA ÇALIŞIYOR"

Dünya Turizm Örgütü'nün (UNWTO) yayınladığı turizm verilerine göre; Türkiye, koronavirüs gölgesinde geçen 2020 yılında 15,9 milyon ile en çok turist ağırlayan...

CEM HAYAT

Dünya Turizm Örgütü'nün (UNWTO) yayınladığı turizm verilerine göre; Türkiye, koronavirüs gölgesinde geçen 2020 yılında 15,9 milyon ile en çok turist ağırlayan 5. ülke oldu. Turizm geliri sıralamasında 10,2 milyar dolarla kendisine 11. sırada yer bulan Türkiye, kişi başına düşen turizm geliri sıralamasında 643 dolar ile 17. sırada yer aldı. Eski Turizm Bakanı Bahattin Yücel, konuyla ilgili, "Türkiye, sadece ve sadece fiyat indirerek rekabet etme şansı yakalamaya çalışıyor. Yani eskilerin deyimiyle ’damping’ yapıyor" dedi.

Bahattin Yücel, Türkiye'nin turist sayısında üst sıralarda olmasına rağmen turizm gelirleri bakımından gerilerde yer almasını ANKA Haber Ajansı'na değerlendirdi. Türkiye'nin turizmde 10 yıldır kârlılık sağlayamadığını, üstelik yapılan toplam satış gelirlerinin kredi faizlerinin dahi altında kaldığını belirten Yücel, şunları söyledi:

"TÜRKİYE, SADECE FİYAT İNDİREREK REKABET ETME ŞANSI YAKALAMAYA ÇALIŞIYOR"

"Pandemi öncesinde de yıllara göre Türkiye’nin gelişimine bakarsak ağırladığı ziyaretçi sayısına göre ilk 6’ya giriyordu. Gelir bakımından da 12. sıradaydı. Çelişki gibi görünen bir durum bu. Ama şöyle bir gerçeklik var: Türkiye, sadece ve sadece fiyat indirerek rekabet etme şansı yakalamaya çalışıyor. Yani eskilerin deyimiyle ’damping’ yapıyor, fiyatları alabildiğine aşağı indiriyor, başka ülkelerin yapamayacağıölçüde aşağı indiriyor ve böylece de bir potansiyel yaratmaya çalışıyor. Bu, anlaşılan pandemide biraz daha öne çıkmış. Ama genel sıralamada pek bir değişiklik yok; 6-12, şimdi de 5-11 olmuş. Demek ki aynışey sürmüş. Dünyadaki talepte de fiyatlar açısından bakıldığında bir düşme eğilimi var, harcamanın azalması eğilimi var. Bu, Türkiye’ye de bu şekilde yansımış. Ama en fazla gidilen 5 ülke arasında yer alması da önemli.

"BU AÇIDAN BAKILDIĞINDA DURUM PEK PARLAK DEĞİL"

Fakat şöyle bir gerçekliği de görmemiz lazım. Dünya Turizm Örgütü’nün tanımlamasına göre; 2020 için, "Tarihin en kötü sezonu geçti" deniyor. 1 trilyon dolar gelir kaybı var, müthiş bir zararla karşı karşıyayız. Özellikle Avrupa’da, bizim asıl pay almaya çalıştığımız bölgede de 500 milyar dolarlık bir düşüş var deniyor. Bu açıdan bakıldığında durum pek parlak değil.

"BELKİ BU RAKAMLAR BİZLERİN AKILLARINI BAŞLARINA GETİRİR"

Türkiye’de bu sadece 2020 yılına özgü bir durum değil. Yine bir araştırmaya göre; geçtiğimiz on yıl içerisinde, 2010-2020 yılları arasında konaklama sektörünün kullanmış olduğu kredilerin faizleri, işletme gelirlerinin yüzde 40 daha fazlası. Yani ciroları, faizlerinin yüzde 40 altında bir sektör. O kişi başına yapılan harcama tutarının da düşük olmasının yansıması, işletmelerin, işletmelerle ilgili bankacılık sektörünün bir krize girmesine neden oluyor. Bence pandemi, krizi daha net, daha somut algılanır hale getirdi. Zaten yönetim açısından bir kriz vardı. Belki bu Dünya Turizm Örgütü’nün paylaştığı rakamlar, bizlerin akıllarını başlarına getirir.

"BIRAKIN KÂRLILIĞI SAĞLAMAYI, YAPTIĞIMIZ TOPLAM SATIŞLAR FAİZLERİÖDEMEYE YETMİYOR"

Geçtiğimiz yıl yaşananı sadece bir kötü sezon referansı olarak görüp bundan sonrasına bakmamız gerekiyor. Bizim, 10 yıldır süren kronik bir sıkıntımız var. Kârlılığı bir türlü sağlayamıyoruz. Bırakın kârlılığı sağlamayı, yaptığımız toplam satışlar faizleri ödemeye yetmiyor. Böyle bir sektörün öncelikle bir öz kaynak arayışına girmesi lazım. Bu arada sadece fiyat elastikiyetiyle bir pazar payı yaratma çabasının bir sonuç getirmediği görülmeli ve ona göre önlemler alınmalı. Daha da önemlisi, dünyada salgının ardından farklı bir tüketici profili ortaya çıkıyor. Hijyene çok duyarlı, daha yakına seyahat etmek isteyen hem kendi kontrol edebileceği büyüklükte ulaşım aracını kullanmak hem de bungalov ev diyebileceğimiz kendi kontrol edebileceği büyüklükte evlerde tatil yapmak isteyen insanlar var. Bunun Türkiye’de de yansımaları görüldü. Örneğin Bodrum, en fazla talep olan bir yer oldu. Ev fiyatları arttı, kira fiyatlarıçok yükseldi. Bunların dikkate alınması ve sektörün şu andaki durumunu görüp dünyadaki gelişmelerle ilgili olarak karşılaştırma yapması ve çözüm önerilerini sıralaması lazım.

"TURİZM YA HEP YA HİÇ"

Ben, bu kötü gidişin üç yıl daha süreceğini düşünüyorum. Sektörün, gelen yabancıların harcamalarını, kişi başına düşen geliri tartışması lazım. Fakat ben öyle bir şey görmüyorum. ‘Bu geçici; Ruslar geldi İngilizler de gelecek, onlar gidecek Çinliler gelecek’ gibi çok basit, kolay çözüm arayışlarından medet umar hale geldi sektör. Burada da ben meslek kuruluşlarının yeteri kadar bilgilendirme yapmadıklarını, sorunlarını kamuoyuyla paylaşmadıklarını görüyorum. Hükümete yakın görünerek, onlardan alacakları desteklerle hayatlarını sürdürebileceklerini sanıyorlar ama turizmde öyle bir şey yok. Turizm ya hep ya hiç. Ülkenin genel durumu iyiyse siz de iyi olursunuz, iyi değilse sizin de pek fazla ayakta kalma şansınız olmaz."

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.