
Erhan Adem: “Rekor Söylemiyle Göz Boyayan Bütçede, Çiftçinin Hakkı Yine Yok Sayıldı”
CHP Tarım ve Orman Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erhan Adem, 2026 yılı bütçe görüşmeleri sürerken yaptığı değerlendirmede, iktidarın “tarıma rekor kaynak” açıklamalarını eleştirdi. Adem, bütçede yer alan devasa rakamların çiftçiye umut değil, yeni bir hayal kırıklığı getireceğini belirterek, “Bu bütçe büyüme ve refah söylemiyle süslenmiş olsa da, üreticinin gerçeğinden uzak, vatandaşı rakamlarla kandıran bir algı bütçesidir. Siz neyi artırırsanız artırın, anayasal hakkı olan çiftçinin hakkını vermiyorsanız, bu bütçe bereket değil, kuraklık üretir.” dedi.
Erhan Adem konuya ilişkin yaptığı yazılı açıklamada şu görüşlere yer verdi:
“2026 yılı bütçesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ‘tarıma rekor yatırım’ başlığıyla sunulmuştur. Oysa bu söylem, gerçekleri perdeleyen bir algı yönetiminden ibarettir. Bütçe kalemlerine bakıldığında, tarımın payı bir kez daha küçülmüştür. Tarım Kanunu’nun 21. maddesi açıkça ‘Milli gelirin en az yüzde 1’i çiftçiye destek olarak verilir’ derken, bu anayasal zorunluluk bir kez daha yok sayılmıştır.
Hükümet, 2026 yılı için tarıma 888,2 milyar lira kaynak ayırdığını açıklamaktadır. Ancak bu tutar, yılsonu beklenen enflasyon oranının altında, sadece yüzde 25,9’luk bir artışla belirlenmiştir. 2025 yılında 705,6 milyar lira olan tarımsal kaynak, bu artışla bile çiftçinin alım gücünü korumaktan uzaktır. Üstelik bu miktar, bütçenin toplamı içinde yalnızca yüzde 4,7’lik bir paya denk gelmektedir. Geçtiğimiz yıl bu oran yüzde 4,8 idi. Yani rakam büyürken, tarımın payı küçülmüştür. Bu durum, tarımsal üretimin devletin öncelikleri arasında olmaktan çıktığını göstermektedir.”
Erhan Adem açıklamasında, bütçedeki diğer kalemlerin de çiftçiye gerçek destek sağlamadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“Tarımsal destek programları için 168 milyar lira, yatırım ödenekleri için 190 milyar lira, tarımsal kredi desteği için 220 milyar lira, vergi harcamaları için 262 milyar lira, tarımsal KİT’lerin finansmanı ve ihracat destekleri için 48 milyar lira ayrılmıştır. Fakat bu kalemlerin hiçbiri doğrudan üreticinin cebine girmemektedir. Çiftçiye değil, kredi kurumlarına, aracılara, ithalatçı firmalara giden bir sistem kurulmuştur. Üreticinin yaşadığı kriz borçla bastırılmakta, destekler faiz ödemelerine ve ithalat maliyetlerine aktarılmaktadır.”
Artan vergiler ve yüksek faiz giderleri üreticiyi daha da zora sokacaktır. Bütçede 2 trilyon 741,7 milyar liralık faiz gideri öngörülürken, üreticiye ayrılan pay düşürülmüştür. Bu tablo, üretimi değil, borcu finanse eden bir bütçedir. Artan vergiler hem üreticinin hem tüketicinin sırtına yeni yükler bindirecektir. Zaten mazot, gübre, yem, ilaç, tohum fiyatları altında ezilen üretici şimdi vergi artışlarının da hedefi olmuştur. Üretim maliyetleri artarken, ithalata dayalı bir ekonomiyle gıda fiyatlarının düşmesi mümkün değildir. Bu bütçe, hem tarlada üretimi azaltacak hem de mutfakta yangını büyütecektir.
Tarım, rakamlarla makyajlanacak bir sektör değildir. Bu ülkenin toprağını, suyunu, üreticisini gerçekten korumak istiyorsanız, Tarım Kanunu’nun 21. maddesini uygulayın. Milli gelirin en az yüzde 1’ini çiftçiye verin. Mazotta, gübrede, sulamada yükü hafifletin. Tarım payını artırmadan, bu bütçeyle ne üretimi büyütürsünüz ne de refahı yaygınlaştırırsınız. Bu bütçe, çiftçiyi değil faizleri besliyor; üretimi değil ithalatı büyütüyor.”
Kaynak:
HABERE YORUM KAT
yorumlar onaylanmamaktadır.