Ekonomi Forumu’nda ‘Bağımsız Merkez Bankası’ vurgusu

Ekonomi Forumu’nda ‘Bağımsız Merkez Bankası’ vurgusu

Maltepe’de başlayan Ekonomi Forumu’nda söz alan akademisyenler Türkiye’nin ekonomik istikrarı için bağımsız merkez bankası gerektiğine dikkat çekti.

Maltepe’de başlayan Ekonomi Forumu’nda söz alan akademisyenler Türkiye’nin ekonomik istikrarı için bağımsız merkez bankası gerektiğine dikkat çekti.

Maltepe Belediyesi’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen ‘Pandemi Sonrası Türkiye ve Dünya Ekonomisi’ konulu etkinliğin öğleden sonraki bölümünde akademisyenler söz aldı. Ekonomi yazarı Erdal Sağlam’ın moderatörlüğündeki ikinci oturuma konuşmacı olarak Bilkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Hakan Kara, Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz ve Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Natalya Ketenci katıldı. İlk sözü alan Prof. Ali Hakan Kara,  dünyanın 40-50 sene önce bitirdiği konuları Türkiye’nin hala konuştuğuna dikkat çekti. Kara şunları söyledi:
“Para politikası, merkez bankalarının fiyat istikrarıdır. İnsanlar bu konuda hemfikir. Merkez Bankası para bekçisi. Bunun istikrarlı olması gerekiyor. Bu kurumun da bağımsız olması lazım. Her ayın 3’ünde, saat 10’da TÜİK enflasyonu açıklıyor. Bu konuda da soru işareti var. Fiyat istikrarı maalesef yok. Finansal istikrar çok net değil. Ölçmek mümkün değil. Kriz olasılığının düşük olması demek bu. Bunu da izlemek zor. Bu konuda da daha kurumsal bir çerçeve oluşturulmalı. Parayı istismar etmemeye ülkeler söz veriyor. Parayı basıyor, çok basmayacağız, ülke parasının satın alma gücünü koruyacağız denir. Para devlet ile toplum arasında bir sözleşme. Dolayısıyla devletin enflasyon yaratması, toplumun cebinden kanunsuz vergi almak anlamına gelir. Bu da tamamen güvene bağlı. Aslında Merkez Bankası’nın yüzde 90’ı güvenle halloluyor. O güven de bağımsızlık, adalet ile sağlanıyor. Bankalar konuta dayalı varlık tutuyorlardır, konut piyasasında balon vardır, çökerse bankacılık de sıkıntıya girer. Tek tek finansal kurumların sağlıklı olması yetmiyor, Merkez Bankası, diğer kurum ve sektörler birbiriyle iyi ilişki içerisinde makroekonomik düzen oluşturulmalı.  2018 yılından sonra Merkez Bankası Başkanları kolayca değiştirilmeye başlandı. Burada bir kısır döngü başlamış durumda.  Ne enflasyonu, ne cari açığı halledebiliyoruz. Bunun ikisini de düşürmenin yolu dışa bağımlılığın azaltılması, üretmektir.”

O KÂBUSU YENİDEN GÖRÜYORUZ

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kamil Yılmaz ise konuşmasında yüksek enflasyon tehlikesinin altını çizdi.  “Biz yükselen dalgayı daha önce yaşadık,  o kâbusu gördük ve şimdi tekrar görüyoruz’ diyen Yılmaz şöyle devam etti:
“Yüzde altmış civarında bir enflasyonla yaşadık. Dünyada başka hiçbir ülke yok bu kadar yüksek enflasyonla yaşamış. Enflasyonu kontrol altına almak çok maliyeti olmayan bir şey aslında ama cumhurbaşkanlığı sistemi ile tekrar yukarı doğru yaşıyoruz bunu. Aslında 2013'ten sonra biz hemen hemen her yıl bir seçim ya referandum ya da darbe girişimi yaşadık. Baktığınızda bir de Korona problemi yaşadık. Her yıl bir kısa dönemli hedef konuldu ama bir noktada sürdürülebilmesi imkansız. Ulaştığı noktada kamu borç stokunun artması kaçınılmaz.  Bizim siyasi sistemimiz iktidarda olan partilere kısa vadede ekonomi politikaları ve uygulamaları ile seçimi garantileme imkanı sağladığı için  uzun vadede ekonomik politikaları devreye sokmak imkansız.  Reformları uygulama konusunda biz çok zayıf kalıyoruz. Ona rağmen sermaye girişi sayesinde ekonomik büyümemizi sağladık. Son dönemde gördüğümüz aksamalar bizim politikalarımızdan kaynaklı. 2000'li yıllardan devraldığımız güçlü bir Merkez Bankası, teknik anlamda bağımsız Merkez Bankasını kaybettik.”

SAVAŞ ENERJİ KRİZİ ÇIKARDI

İkinci oturumun son konuşmacısı Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Natalya Ketenci oldu. Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşa dikkat çeken Ketenci bunun özellikle enerji sektöründeki olumsuz etkilerinin altını çizdi. Ketenci “Savaş başladığında Almanya, Kuzey Akım‘ı durdurduğunu açıkladı. Almanya için çok avantajlı bir projeydi ama bunu durdurdu. Ham petrolün yüzde 27’si Rusya’dan geliyor AB ülkelerine. Kömürün neredeyse yüzde 40’ı, doğalgazın yüzde 40’ı karşılanıyor. Türkiye için de benzer rakamlar var. Çok fazla bağımlılık dezavantaja dönüşebilir bizim için.  Bu enerji krizi fiyatları çok yükseltti ve enerji faturaları %50 zamlı.  Çok yüksek enflasyon artışı da var.  Ocak ayında 5.5 enflasyon görüldü, bu son 30 yılın en yüksek enflasyonu. Dışa bağımlılık büyük ve önemli bir sorun, bu bir kez daha ortaya çıktı bu süreçte” diye konuştu.

3. OTURUM CANLI VİDEO KONFERANS YÖNTEMİYLE

Birinci günün son oturumunda canlı video konferans yöntemiyle Maxwell School Syracuse Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mary Lovely görüşlerini paylaştı.   Bağımsız bir araştırmacı olduğunun altını çizen Lovely, Ukrayna’daki savaşın özellikle ABD ekonomisi üzerindeki etkilerine değindi. Bu oturumun moderatörlüğünü yapan Prof. Dr. Veysel Ulusoy’un da sorularıyla yürütülen üçüncü oturumun son konuğu olan Lovely ABD-Çin ilişkilerine de değindi. Lovely şunları kaydetti:
“ABD ve Çin teknoloji ve ekonomik açıdan önemli. Benim fikrime göre her iki tarafın da teknolojik olarak diğeri tarafından domine edilmemek için endişeleri var. Bu Ukrayna-Rusya savaşında üst düzeye çıktı. Sanal dünyada da bu kaygı çok belirgin. İkinci taraf da açık endüstriyel tedarik zincirinin dağılımı. Kilit teknolojilerin tedarikinde sorun olmamalı. Tabi kilit teknolojiler ani ve muğlak durumlar için de kullanılabilir olmalı. ABD ticaretine bakınca, yeni Çin’le imzalanan anlaşmaya bakınca, ABD ithalatının 4’te 1’i Asya bölgesinden geliyor. Peki siz müttefiklerinize ne diyeceksiniz?  Çin’den olan ithalatla ilgili, küresel ticaretin nasıl etkilendiğine baktım. Başka ülkelerden ticaret var ama Türkiye belirgin değildi. Sayın Trump tarafından vergilendirilen ürünlerin ithalatında düşüş oldu. Çok uluslu şirketlerce geliştirilen ürünler, Samsung, Apple gibi, büyük şirketler ya da iş gücü odaklı, Vietnam ile ilişkilendirilen kısımlar, örneğin giyim, spor giyimi ve ayakkabı ürünleri gibi şeyler. Bunlar Asya’dan Vietnam’a kaydı. Biz Türkiye’nin yabancı yatırımcıyı ülkeye çekmesi için ekonomisinin gelişmesini, bunun için de ülkedeki beceri setlerinin gelişmesini bekliyoruz.”
Bu konuşmanın ardından ilk gün çalışmalarını tamamlayan “Maltepe Ekonomi Forumu” ikinci gün oturumlarıyla sona erecek. (13.03.2022)
 

Tarih : 13.03.2022 Haber Fotoğrafları

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

U8HbDYj4aCtQimEI5LXqs6B2.jpg

Kaynak:Haber Kaynağı

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.