Tamer Arda ERŞİN- Tuğçe BİÇER

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, okul önlerinde uyuşturucu satışınıönlediklerini dile getirdi, ancak 26 yaşındaki oğlu uyuşturucu bağımlısı olan anne Mavigül Aygün, Bakan Soylu ile aynı görüşte değil. Ankara'da oğlunun uyuşturucu temin ettiği parkta nöbet tutan anne Aygün, “Satıcının yerini buluyoruz söylüyoruz yine ‘yapabileceğimiz bir şey yok’ diyor. Polis engel olmuyor” dedi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dün katıldığı televizyon programında; Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelede önemli aşama kat ettiğini ifade ederek, “355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben her şeyi kabul edeceğim” dedi.

Soylu, “Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Bonzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorlardı. Bana İstanbul'da üç örneği göstersinler, Ankara'da göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ki, "Bunu yapmakla sen mükellefsin'. Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekûn bir başarı. Sadece benim başarım değil” diye konuştu.

Bakan Soylu okul önlerinde uyuşturucu satışının önlendiğini açıkladı, ancak Ankara’nın Keçiören ilçesinde yaşayan anne Mavigül Aygün aynı görüşte değil. 26 yaşındaki oğlu 10 yıldır uyuşturucu bağımlısı olan anne Aygün, onun uyuşturucu alabileceği parkta resmen nöbet tutuyor, oğlu eve geç geldiğinde gece yarısı park park gezerek oğlunu bulmaya çalışıyor.

Anne Aygün, nöbet tuttuğu parkta ANKA Haber Ajansı’na yaptığı açıklamada, “uyuşturucu satışını polise ihbar etmelerine rağmen hiçbir şey yapılmadığını” öne sürdü. Aygün’ün açıklamalarışöyle:

“DEVLET BİZDEN YANA DEĞİL: Maddeyi arkadaşlarıyla, birbirlerinden buluyorlar. Sosyal medya, hepsine yetiyor. Biz kendi elimizle ihbar ettik, polisler geliyor ‘yapabileceğimiz bir şey yok’ diyor. Satıcının yerini buluyoruz söylüyoruz yine ‘yapabileceğimiz bir şey yok’ diyor. Polis engel olmuyor.  Devlet bizden yana değil, satıcıdan yana. Yaşadıklarımdan dolayı böyle düşünmek zorunda kalıyorum. Şu anda anlatılanlara inanıyorum. Çözüm yolu bulamıyorsak bu doğrudur. 

İÇİCİLER AMATEM'DE BİRBİRLERİNİ BULUYOR: 16 yaşından beri kullanıyor. Başladığı dönemde öğrendik. Arkadaşlarıyla görüşmesini istemediğim için bana tepki veriyordu. Öğrendim ki arkadaşları kullanıyor o da arkadaşlarından aldı. Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi'ne (AMATEM) üç kez yatırdık. Buradaki arkadaşlarıüç taneyse orada ona çıkıyor. İçiciler orada birbirlerini daha iyi buluyorlar. Orada da tedavi yok.

AYDA EN AZ İKİ KERE KARAKOLLUK OLUYORUZ: Parayı bizden alamazsa ev eşyalarından temin ediyor, borç alıyor. Arkadaşlarıyla yazışmalarını okuyorum, birbirleriyle paslaşarak da buluyorlar parayı. Babası inşaatçı, evdeki malzemeleri satıyor, inşaat malzemelerini de satıyor. Madde bağımlılığı tetiklediği için şizofren teşhisi de konuldu. Ev eşyalarını kırıyor, çok küfrediyor, hırçınlığı fazla. Ayda en az iki kere karakolluk oluyoruz.

DEVLET KENDİ ELİYLE ZEHİRLİYOR: İntiharı bile düşündüm. Ben öldükten sonra benim çocuğuma ne olacak diye düşünüyorum. Devlet mi sahip çıkacak? Devlet kendi eliyle zehirliyor. Biz çare umuyoruz. Çok zor, maddiyat yetmiyor, 55 yaşındayım eşim 56 yaşında hala çalışmak zorunda. Parayı versen bir dert vermesen bir dert.

PARA VERSEK BİLİYORUZ Kİ MADDEYE GİDECEK: Sadece bakkala bin lira bakkal borcu ödüyoruz. Kendisine elden para veremiyoruz. Elden para verdiğimiz zaman biliyoruz ki o maddeye gidecek. Varsa da yok diyoruz. Tatlışeyler alıyor sürekli. Bakkallarla anlaşıyoruz, "Ne alırsa siz bize söyleyin, biz onu ödeyeceğiz" diyoruz. Yeter ki çocuğumuz sağa sola zarar vermesin diye.”