ASBEST SÖKÜM UZMANLARI: İZMİR’E ASBEST BOMBASI GELİYOR

ASBEST SÖKÜM UZMANLARI: İZMİR’E ASBEST BOMBASI GELİYOR

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, önümüzdeki haziran ayında Aliağa tersanesine gelmesi beklenen ve içinde 600 ton asbest olduğu ileri sürülen gemi için “İzmir’e...

Tamer Arda ERŞİN

Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, önümüzdeki haziran ayında Aliağa tersanesine gelmesi beklenen ve içinde 600 ton asbest olduğu ileri sürülen gemi için “İzmir’e asbest bombası geliyor” uyarısında bulundu.

Brezilya Donanması'na ait “NAe São Paulo” isimli uçak gemisinin gövdesi, açık artırmayla Türkiye'deki gemi söküm tersanesi SÖK Denizcilik ve Tic. A.Ş.'yi temsilen Rio de Janeiro şirketi Cormack Maritima tarafından satın alındı. 

İçinde 600 ton asbest olduğu tahmin edilen geminin önümüzdeki haziran ayında İzmir Aliağa’daki tersanede sökülmesi bekleniyor. Sökümde önlem alınmazsa, asbest lifleri çevreye yayılabilir. Bu liflerin çevreye yayılmasını tehlikesi ise soluyan kişilerin 40 yıl içinde kansere yakalanması. Asbestin Türkiye’de kullanımı ise 2010 yılında yasaklandı, gerekçe kansere yol açmasıydı.

“ÖNLEM ALINMIYOR”

“İzmir’e asbest bombası geliyor” diyen Asbest Söküm Uzmanları Derneği Başkanı Mehmet Şeyhmus Ensari, bu geminin Aliağa’da sökülmesine karşı olmadıklarını, ancak söküm sırasında yeterli önlemlerin alınmayacağına ilişkin endişelerinin aldığını dile getirdi.

Ensari, Aliağa’da mevcut koşullarda bile işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmadığına ilişkin bilgeler geldiğini vurgulayarak, bu geminin İzmir’de sökümüne başlanması durumunda, yaşanacaklarışöyle anlattı:

“Çok ciddi miktarda asbest içeren bir gemi geliyor Aliağa’ya ve Aliağa’da bugüne kadar yapılan sökümlerin zaten kurallara uygun yapılmadığı, işçi sağlığı, iş güvenliği kriterlerine uygun olmadığışeklinde ihbarlar geliyor. Çoğunlukla denetimlerin kağıt üzerinde yapıldığı ve gerçekten çevreye, denize ve Aliağa halkına yayılan asbest salınımı söz konusu. Tesisin civarında numuneler alarak o bölgenin asbeste maruz kalıp kalmadığını kanıtlarız. Asbest hafif tozdur, dolayısıyla rüzgarla birlikte zaten çevreye yayılır. Aliağa’daki tesiste sökülen gemideki asbest rüzgarlanmayla Aliağa merkeze zaten gider.”

“HİJYEN ODALARI GÖSTERMELİK”

Ensari, Aliağa’da asbestten kaynaklı mezotelyomanın (akciğer zarı kanseri) arttığını bildirerek, “Gemi sökümü yapılmasın demiyoruz ama kuralına uygun yapılsın. Bugün Aliağa’da gemi sökümü yapan kişilerin asbest eğitimi alması gerekiyor ama Aliağa’dan gelen bilgiler bu eğitimlerin kağıt üzerinde yapıldığı yönünde. Aynı zamanda yapılan sökümlerin bildirilmediği, hijyen odalarının göstermelik olarak koyulduğu, kişisel koruyucu donanım verilmediği şeklinde” dedi.

“TÜRKİYE’NİN ÇERNOBİL’İ: KENTSEL DÖNÜŞÜM”

Ensari asbest tehlikesinin sadece Aliağa ile sınırlı kalmadığını Türkiye’deki kentsel dönüşümle her yere yayıldığını kaydederek, asbesti “Türkiye’nin yeni Çernobil’i” diye tanımladı. Ensari kentsel dönüşümde yıkılan binalardaki asbeste karşıönlemlerin alınmadığını bildirerek, “Düşünün, nüfusu 20 milyon olan İstanbul’un sokaklarında. Hatta geçenlerde araştırma yaptık arabaların üzerinden numune aldık, sadece asbest de bulmadık. Zararlı maddeler bulduk” diye konuştu. Ensari, belediyelerin yıkım sırasında önlem almak istemesi halinde derneklerinin destek vereceğini vurgulayarak, “Yeter ki insanlarımıza ölümü solutmayın” diye konuştu.

Ensari, kentsel dönüşümdeki tehlikeyi “Sokakta oynayan 10 yaşındaki bir çocuğun yıkımdan dolayı 30 yaşında kanser olmasından endişe duyuyoruz” diye örnekle anlattı.

“PARAYA KANSEROJEN SU VERİLİYOR”

Belediyelere düşen bir görevin de asbestli su borularını değiştirmek olduğunu aktaran Ensari, ülkedeki su borularının en az yüzde 25’nin asbestli olduğuna dikkat çekti. Ensari, asbestin sindirimle zarar verip vermediğinin tartışıldığını ancak bu borulardan gelen su ile çamaşır, bulaşık yıkandığını anımsatarak, bu suyun kuruması sonucu ortaya asbest liflerini ortaya çıkabileceğini söyledi. Ensari, bir asbest lifinin bile kanserojen olduğunu söyleyerek, “Belediyelerimize çağrım, sularımıza asbest analizi yaptıralım. Eğer ki bana musluğumdan asbestli su veriyorsanız, hem kanserojen su veriyorsunuz, hem de bunu bana ücretli veriyorsunuz” diye konuştu.

BEBEK PUDRALARDAKİ ASBEST: RUS RULETİ GİBİ BİR ŞEY

Her dört bebek pudrasının birinde asbest bulunduğuna dikkat çeken Ensari, “Bu resmen Rus ruleti gibi bir şey. Siz şansızına asbestsizini bulurum diye pudra alırsanız, çocuğunuzu tehlikeye atarsınız” dedi. Bebek pudralarındaki asbestin nasıl girdiğini anlatan Ensari, pudralardaki talk madeninin bulunduğu yerlerde asbestin de olduğunu ve talkın içinde asbestin de karıştığını söyledi.

“KANSEROJEN MADDEYE MEVZUATTA YER BULAMADILAR”

Ensari, Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Kanser Dairesi’nin pudralardaki asbest tehlikesine karşı“duyarsız kaldığını” dile getirerek, “Kanser Dairesi kanserojen olan pudraya kendine mevzuatta yer bulamadı” dedi.

“YASAK OLAN BİR ÜRÜN NASIL SATILIR?”

Ensari, yurttaşları asbestli malzemelere karşı uyararak, “amyant” ifadesinin yer aldığı maddelerin de asbestli olduğunu söyledi. Ensari, amyantın teller, eldivenler, makyaj malzemeleri, sobalarda kullanıldığını aktararak, “Google’da ‘amyantlıürün’ diye yazın, bakın fiyatı ne kadar? Yasak olan bir ürün nasıl satılır, onu da kamuoyunun taktirlerine bırakıyorum” diye konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
yorumlar onaylanmamaktadır.