CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle yaptığı açıklamada öğretmenlerin yaşadığı sorunları tek tek sıralayarak iktidarın politikalarını eleştirdi. Özçağdaş, CHP'nin iktidara geldiğinde hayata geçireceği öğretmen reform paketini ilan ederek, "Kadrolu, sözleşmeli öğretmenlik ayrımına son verilecek; kamuda çalışan tüm öğretmenler kadrolu olarak görev yapacaktır. Ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilecek, gerçek öğretmen ihtiyacını karşılayacak şekilde kadrolu öğretmen ataması yapılacaktır" ifadesini kullandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle partisinin genel merkezinde basın açıklaması yaptı.
Özçağdaş, 24 Kasım'ın Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Başöğretmen unvanını aldığı gün olduğunu hatırlatarak, "Ülkemizde öğretmenlerimizin vermiş olduğu emekleri, hayatımıza katmış oldukları değerleri andığımız önemli bir gündür. Hatırlanılacak bir gündür. Atamızın önderliğinde başlayan eğitim seferberliğinde Cumhuriyet bir eğitim devrimi olarak köy köy, kasaba kasaba, kent kent öğretmenler eliyle büyümüş ve güçlenmiştir" ifadelerini kullandı.
AK Parti'nin 23 yıllık iktidarında öğretmenlerin en ağır darbeyi alan meslek gruplarından biri olduğunu belirten Özçağdaş, şöyle konuştu:
"Atanmayan öğretmen sayısı 1 milyona ulaştı"
"Öğretmenlerimizin çok sayıda sorunu var. Ancak oraya geçmeden önce öğretmen olma hayaliyle okumuş olan ve öğretmen olarak atanmayı bekleyen öğretmenlerimizin sorunlarını dile getirmek gerekir. Biraz önce de söylediğim gibi Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı 68 bin olan öğretmen sayısını atanmayan öğretmen sayısını 1 milyona getirdi.
Ve bu 1 milyon öğretmen maalesef yine bizzat iktidar tarafından kendilerine verilen 'mülakat yapmayacağız' sözleriyle seçime gittiler. Maalesef 'mülakat yapmayacağız' diyenler seçimden sonra bu sözlerini unutarak yapılan tüm uyarılara rağmen mülakat yapmakta ısrar ettiler. Yanlış bir mülakat yaparak bin 611 öğretmenimizin mülakat mağduru olmasına neden oldular. Ve bu yanlışlarını bu yıl yapılan mülakatlarda alan odaklı mülakatlar yaparak da kabul etmiş oldular. Tabii sadece mülakat mağduru değil bu atanmayan öğretmenlerimiz. Bu yıl yalnızca 15 bin atama duyurusu yapıldı. Ve bu 15 binden 11 bin 345'i sadece 5 branşlandı. Geriye kalan 71 branşa sadece 3 bin 655 kontenjan verildi.
"Rehber öğretmen vaadi tutulmadı"
Bir önceki Milli Eğitim Bakanı'nın her 100 öğrencisi olan okula 'Bir rehber öğretmen atayacağız' sözü tutulmadı. Mülakat sonuçları 29 Ağustos'ta açıklandı. Milli Eğitim Bakanı büyük bir müjde olarak bugün 24 Kasım'da duyurudan tam 217 gün sonra kuraların çekileceğini söylüyor. En iyi ihtimalle 1 Ocak'ta göreve başlayacaklarını düşünürsek öğretmenlerimiz 255 gün sonra atamaları tamamlanmış olacak.
Milli Eğitim Akademileri yine bu iktidarın yanlış ve kararsız politikalarının bir başka örneği oldu. Açıldı, kapatıldı, yeniden açıldı. Şimdi bu akademilerde 10 bin öğretmenin AGS ile birlikte göreve alınacağı söylendi. Temmuz ayında yapıldı. Sınavda başarılı olan öğretmenler son açıklamalara göre 12 ay boyunca eğitim alacaklar. Ancak hiçbir şeyin detayı belli değil. Çünkü eğitim süresi önce 4 dönem olarak ilan edildi. Sonra 14 ay olarak ilan edildi. Şimdi akademi başkanı 12 ay olduğunu söyledi ve 10 bin atamaya ilişkin ne kılavuz, ne branş dağılımı ve ne takvim hala paylaşılmadı. Dolayısıyla belirsizliklerle süreç devam ediyor.
"Devlet okullarında 100 bin ücretli öğretmen asgari ücrete mahkum ediliyor"
Hepinizin bildiği gibi ülkemizde 100 bine yakın ücretli öğretmen var. Tam sayıyı söyleyemiyoruz. Çünkü Milli Eğitim Bakanlığı verileri halkla, kamuoyuyla paylaşmıyor. Devlet okullarında 100 bin ücretli öğretmen var. Bu ücretli öğretmenler maalesef asgari ücret seviyesinde bir maaşa mahkum edilmiş durumda. Emekli olma hakları bile yok. Yılın belli aylarında çalışıyorlar. Bir tür devlet tarafından geçici işçi olarak işe alınmış olan, bir tür kaçak işçi olarak çalıştırılan öğretmenler. Bu öğretmenlerin yüzde 10'unun 4 yıllık bir okul mezunu olmadığını görüyoruz. Yarısından fazlasının eğitim fakültesi mezunu olmadığını görüyoruz. Maalesef bakan bu meseleye 'ücretli öğretmenlik diye bir kavram yok, bu uydurma bir kavram' demişti. Daha sonra e-devletteki başvurunun adının bile ücretli öğretmenlik başvurusu olduğu öğrenilince ders ücreti karşılığında öğretmen görevlendirme başvurusu olarak adı değiştirilince 100 bin öğretmenin sorunu da çözülmüş oldu.
Öğretmen maaşlarına ve kamuda görev alan 1 milyon öğretmenimize toplamda özel sektörle beraber 1.2 milyon öğretmenimizin yaşam koşullarına baktığımızda çok büyük sorunlar olduğunu görüyoruz. Gün boyunca televizyonlarda, çeşitli basın yayın organlarında, sosyal medyada bu konuda yapılmış olan araştırmaları göreceksiniz. Öğretmenlerimizin büyük bir çoğunun başka işlerde çalıştığını, elinde imkan olsa bu işlerden ayrılmak istediklerini üzüntüyle okuyor olacaksınız, duyuyor olacaksınız. AKP iktidarı öğretmenlerin maaşlarının giderek eridiği bir çeyrek yüzyıllık dönem oldu.
Öğretmenlerin reel alım gücü düşerken toplumun en saygın mesleklerinden biri olan öğretmenlik her geçen gün bu pozisyonunu da aşama aşama kaybetti. 2002 Eylül ayında öğretmenler asgari ücret 250 lirayken yeni göreve başlayan öğretmen maaşı 540 lirayken eğitim öğretim yılı ödeneği 175 liraydı. Bu hazırlık ödeneği maaşın yüzde 32'sine, asgari ücretin yüzde 70'ine denk geliyordu. Bugün 2025 Eylül ayında eğitim öğretim yılı hazırlık ödeneği öğretmen maaşının yüzde 10'una, asgari ücretin ise yüzde 23'üne tekabül eder hale geldi.
Yine benzer bir şekilde maaşlar ve emeklilikte yaşanan hak kayıpları bugün öğretmenlerimizin en çok problem yaşadığı alanlardan biri. Yeni başlayan öğretmenlerimiz 51 bin lira, uzman öğretmenler 61 bin lira, Başöğretmenlerse 70 bin lira civarında maaş alıyorlar. Bir başöğretmen 70 bin lira maaş alırken emekli olduğunda bu maaşı 37 bin 624 liraya düşüyor. Yani şu anki maaşının yalnızca yüzde 53,6'sını alıyor. Başka bir ifadeyle maaşının yaklaşık yarısını kaybediyor. Dolayısıyla çok sayıda öğretmenimiz emekli olmak istedikleri halde maaşlarını bu büyük düşüş nedeniyle emekli olmayı tercih edemiyorlar. Bu durumda genç öğretmenlerimizin atanmayı, bekleyen genç öğretmenlerimizin atanmasının önünde bir başka önemli neden oluyor.
"Proje okulları 3–5 denmişti, sayı 2 bine çıktı"
Öğretmenlerimizin yaşadığı bir başka sorun proje okul uygulaması. Biliyorsunuz proje okul uygulaması 2014 yılında başladı. Dönemin bakanı Nabi Avcı 'Sayıları üçü beşi geçmez' demişti. Bugün 2 bin 151 okul oldu. 80 bin öğretmen, 5 binden fazla yönetici sadece Sayın Bakan'ın bizzat atamasıyla görevlendiriliyor. Tabii dünyanın hiçbir yerinde bir kişinin 85 bin kişiyi tanıyarak ataması mümkün olmadığından torpil havada uçuşuyor. Yandaş kurumlar, sendikalar, parti teşkilatları bu atama süreçlerinde etkili oluyorlar. Tabii 8 Nisan'da takvimin uygun olmadığı bir dönemde bu yıl proje okullarla ilgili atamalar belli oldu. 9 bin 252 öğretmen norm fazlası durumuna düştü ve il emrine atandı. Küçücük çocuklarımız öğretmenlerinin gözyaşları içinde yaşadığı bu sonuca isyan ettiler. Okullarında tepkilerini gösterdiler ve plansızlıkla hatalı hesaplamalarla norm fazlası durumuna düşen bu öğretmenlerimiz de mağdur oldular.
Re'sen yapılan atamalar, proje okulu öğretmenleri, norm kadro fazlası öğretmenler, iller arası mazeret tayinleriyle yapılarak il emrine atanan öğretmenler de aynı sürgünle karşı karşıya kaldı. Kendi bulunduğu ilden, yaşadığı ilçeden 50 km, 60 km, 80 km, 100 kilometre ileride illere atamalar yapıldı. Bir yandan aile yılı ilan edildi. Bir yandan öğretmenler ailelerinden, eşlerinden, çocuklarından koparıldılar. 80 bin öğretmen re'sen atamayla mağdur edildi.
Özel sektör öğretmenlerimiz 1965 yılında taban maaş hakkını elde etmişti. Ta ki bugünkü bakan, o günkü müsteşar Yusuf Tekin göreve gelene kadar. Maalesef özel sektör öğretmenlerimiz yine bir tür mevsimlik işçi gibi çalıştırılıyorlar. Özel sektör öğretmenlerinin taban maaş hakkının yeniden getirilmesi, süreli sözleşmelerinin kaldırılarak güvenceli istihdam sağlanması, eğitim ve güzel sanatlar iş kolu kurulması, kamu ile özlük haklarında eşitlik sağlanması yönündeki son derece haklı tarihsel olarak bir arka planı bulan talepleri göz ardı ediliyor. Kendilerine Milli Eğitim Komisyonunda bizzat iktidar milletvekillerinin dahi söz vermiş oldukları süreçler bir türlü gerçekleştirilmiyor.
Bütün bu şartlar altında 1 milyona yakın atanmayan öğretmenimiz, 1 milyon kamu - 200 bine yakın özel sektör öğretmenimiz ve emekliliklerinde maaşlarının yarıya yakınını kaybeden insanca bir yaşam için mücadele veren emekli öğretmenlerimiz bu ülkenin geleceği için en önemli unsurlardan bir tanesi. Her birine ayrı ayrı şükranlarımızı sunuyorum. Her birinin ayrı ayrı ellerinden öpüyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün de söylediği gibi 'Öğretmenler geleceğimizin kurucusudur.' Öğretmenler Cumhuriyetin ana unsurudur."
"Tüm öğretmenlere kadro, 24 Kasım'da bir maaş ikramiye"
"Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak iktidara geldiğimizde öğretmenlerimiz için yapacağımız çok iş var" diyen Özçağdaş, CHP'nin öğretmenler için planladığı düzenlemeleri şöyle sıraladı:
"Tüm eğitim çalışanlarının haklarını ve sorumluluklarını, mesleğin statüsünü güçlendirecek biçimde tanımlayacak bir Milli Eğitim Personel Kanunu hazırlanacaktır. Tüm öğretmenlere 24 Kasım Öğretmenler Günü'nde bir maaş ikramiye verilecektir. Eğitim öğretime hazırlık ödeneği bir maaş tutarına yükseltilecek ve eğitim-öğretim yılı başında tüm eğitim çalışanlarına verilecektir. Kesintisiz olarak uzun yıllar görev yapan öğretmenlere ücretli yenilenme izni verilecek, öğretmenlerin bu sürede hizmet içi eğitim programlarına katılmasına imkan sağlanacaktır.
Uzman-başöğretmenlik sistemi kaldırılacak, aynı işi yapan ama farklı unvanlarla çalıştırılan öğretmenlik anlayışı son bulacaktır. Kadrolu, sözleşmeli öğretmenlik ayrımına son verilecek; kamuda çalışan tüm öğretmenler kadrolu olarak görev yapacaktır. Ücretli öğretmenlik uygulamasına son verilecek, gerçek öğretmen ihtiyacını karşılayacak şekilde kadrolu öğretmen ataması yapılacaktır. Öğretmen atamalarında, mülakat ve Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim alma şartı kaldırılacak, atamalar bilimsel ve nesnel ölçütler doğrultusunda gerçekleştirilecektir.
Eğitim çalışanlarının tercih ettikleri sendikalarda örgütlenme hakkı desteklenecek ve eğitim çalışanlarının hak ve çıkarlarının gözetilmesinde işbirliği yapılacaktır. Özel öğretim kurumlarında görev yapan öğretmenler için taban maaş düzenlemesi getirilecek, tüm öğretmenlerin eşit haklara ve maaşlara sahip olması sağlanacaktır. Okullarda eğitimcilerden oluşan bir idari personel sınıfı tanımlanacak, öğretim faaliyetleri dışındaki eğitim iş ve süreçleri bu kadrolar tarafından yürütülecektir."